“Vallahi her şeyi bilmiyorum”

“Vallahi her şeyi bilmiyorum”


Tâbiinin büyüklerinden Kâsım bin Muhammed hazretleri, fıkıh ilminde de yüksek bir âlimdi. Yine de korkardı! Bir şey sorulsaydı. Hemen fetva vermezdi. Ve o soranlara; “İnsanın, Allah’ı bildikten sonra cahil yaşaması, bilmediği şeyde fetva vermesinden hayırlıdır” buyururdu. Ona bir mesele sorarlardı. “Bilmiyorum!” derdi. Israr ederlerdi. O zaman da; “Vallahi her şeyi bilmiyorum… Bilseydim sizden saklamazdım. Bildiğini saklamak caiz değildir” derdi. ● ● ● Kâsım bin Muhammed hazretleri şöyle anlatıyor: “Âdetim üzere bir gün sabah namazını kıldıktan sonra halam Hazret-i Âişe’yi ziyarete gittim. Kuşluk kılıyordu. Kulağımı verdim. Zamm-ı sure olarak; ‘Allah, lütfedip bizi kavurucu azaptan korudu’ meâlindeki âyet-i kerimeyi tekrar tekrar okuyor, ağlıyor ve yine aynı âyeti okumaya devam ediyordu… Biraz bekledim. Namazı bitmedi. Az daha bekledim. Yine bitmedi. Bir işim vardı, ‘onu hâlledip de geleyim’ dedim. İşimi bitirip döndüğümde yine aynı hâlde, aynı âyet-i kerimeyi tekrar tekrar okuyup ağlamakta olduğunu gördüm.”