“Miras hukukunu gençlere öğretiniz”

“Miras hukukunu gençlere öğretiniz”

Resim öğretmeninin çocukları

“Ferâiz ilmini öğrenmeye çalışınız! Bu ilmi gençlere öğretiniz! Ferâiz ilmi, din bilgisinin yarısı demektir. Ümmetimin en önce unutacağı bu ilim olacaktır.”   Abdülbâkî Ferazî hazretleri Hanbelî mezhebi fıkıh ve ferâiz âlimidir. 425 (m. 1034)’de doğdu. Ferâiz (miras hukuku) âlimi olduğu için “Ferazî” lakabı verildi. 493 (m. 1100)’da Bağdad’da vefât etti. Buyurdu ki: [Bu zatın yaşadığı asırlada] vefât eden kimsenin bırakdığı malın kimlere verileceğini ve nasıl dağıtılacağını öğreten ilme, (İlm-i ferâiz) denir[di]. Allahü teâlânın Kur’ân-ı kerîmde, en açık ve en geniş bildirdiği şey, meyyitten kalan mîrâsın nasıl dağıtılacağıdır. Burada yapılacak işlerin çoğu farz olarak emrolunduğu için, hepsine (Ferâiz ilmi) denilmişdir. İbni Mâce ve Dâre Kutnî’nin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în “bildirdikleri hadîs-i şerîfte, (Ferâiz ilmini öğrenmeye çalışınız! Bu ilmi gençlere öğretiniz! Ferâiz ilmi, din bilgisinin yarısı demektir. Ümmetimin en önce unutacağı, bırakacağı şey, bu ilim olacaktır) buyuruldu. Her Müslümân, ölüm hastalığında bir vasiyet yazmalıdır. Vasiyetnâmeyi ölüm hastalığında yazmak vâcib, sıhhatli iken yazıp, yanında taşımak müstehabdır. Burada evlâdına, ahbâbına son nasîhatini yapmalıdır. Kendinde hakkı bulunanlardan, helâlleşmelerini, alacaklarını, vereceklerini, borçların ödenmesini, iskât yapılmasını, hac borcu varsa, vekîl gönderilmesini istemeli, cenâze hizmetindeki ve definden sonraki isteklerini bildirmelidir. Zevcesine olan (Mehr-i müeccel) borcunun ödenmesi için vasiyet etmesini unutmamalıdır. Bu isteklerinin ahkâm-ı İslâmiyeye uygun yapılması için, âdil iki şâhit yanında bir vasî seçmelidir. Hac yapılmasını vasiyet edince, bulunduğu şehirden gönderilir. Malı az ise, malının yetişeceği yerden gönderilir. Yalnız ev bırakan kimsenin, birinin evde oturmasını vasiyet etmesi câizdir. Ölünceye kadar evde oturur. Ölüm hastalığı hâsıl olmadan önce, çocuklarından birine, fazla hizmet ettiği veya muhtaç olduğu için, bir şey hediye etmek câizdir. Bir kimse vasiyetini iptal edebilir. Vasiyetini inkâr etmesi, iptal olmaz. Vasiyeti kabul eden vasî, hasta öldükten sonra vazgeçemez. Vasî ve baba, yetimin malını ödünç veremezler. Meyyitin borçlarını yetimin malı ile ödeyemez. Onun fıtrasını veremez. Kurbanını kestiremez. Kimseye hibe edemez. Helâk ederse, azlolunur. Vasî, yetîmin malından kendi için kullanıp sonra benzerini yerine korsa, câiz olmaz. Büyüdüğünde vermesi lâzım olur.