Mebî

Satılan veya satın alınan mal. Mebî’, akd yâni sözleşme yapılınca, müşterinin mülkü olur ise de, teslim alınmadan önce kullanılması câiz değildir. Bunun için teslim almadan önce tam mülkü değildir. Teslim almadan zekât hesâbına katılmaz. (İbn-i Nüceym) Mebî’ tâyin (belli) edilince teayyün eder yâni belirtilen malın kendisinin verilmesi, teslim edilmesi lâzım…

devam oku

Necmeddîn İmâd

On ikinci ve on üçüncü asırlarda Anadolu’da yaşayan velîlerden. Kayseri’de yaşamış olan Necmeddîn İmâd hazretlerinin hayâtıyla ilgili ayrıntılı bilgi yoktur. Ancak Halvetiyye yolu ileri gelenlerinden olduğu ve 1224 (H.621) senesinde Kayseri’de vefât ettiği bilinmektedir. Kabri Kayseri’nin KalenderhâneSerçeoğlu mahallesinde ve HüseyinBey Hamamı karşısında olup, ziyâret edilmektedir. Yaşadığı asırda insanların dünyâ ve…

devam oku

Nesevî

Evliyânın büyüklerinden. İsmi Muhammed bin Aliyyân’dır. Bisme ilinin önde gelen âlimlerinden idi. Ebû Osman Hayrî ve Cüneyd-i Bağdâdî’nin sohbetlerinde bulundu ve onlardan ders aldı. Muhammed bin Aliyyân, mârifet ehlinin imâmı idi. Himmeti yüksek ve kerâmetleri açık bir âlim idi. Kerâmetlerini hiç gizlemezdi. Muhammed bin Aliyyân’ın doğum ve vefât târihleri bilinmemekle…

devam oku

Mecâz

Bir münâsebet, ilgi sebebiyle konulduğu asıl mânâdan başka bir mânâda kullanılan lafız (söz) veya mânâ. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: "İstersen köye sor." (Yûsuf sûresi: 82) Âyet-i kerîmede mecâz vardır. Çünkü, bir yer olan "köy" zikredilmesine rağmen, içerisinde yaşayan insanlar kasdedilmiştir. (Şeyhzâde) Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Medîne-i münevvereye…

devam oku

Niyâzî-i Mısrî

Evliyânın büyüklerinden. Halvetî yolunun Mısriyye kolunun şeyhidir. Adı Muhammed olup babasınınki Ali Çelebi’dir. Mahlası Niyâzî olup, uzun müddet Mısır’da kaldığı için de Mısrî denilmiştir. 1618 (H.1027) senesinde Malatya’nın Soğanlı köyünde doğdu. 1693 (H.1105) senesinde bir Çarşamba günü kuşluk vakti Limni adasında vefât etti. Niyâzî-i Mısrî, Malatya’da, önce İslâmî ilimlere âit…

devam oku

Mecelle

Tanzîmât’ın îlânından sonra, Ahmed Cevded Paşa’nın başkanlığında bir komisyon tarafından hazırlanan; İslâm hukûkunun muâmelâta (alışveriş, şirketler, hibe v.b.) âit hükümlerinin Hanefî mezhebine göre maddeler hâlinde tertibinden meydana gelen kânunlar veya bu kânunları içerisine alan mecmûa. Günlük işlerde dînin emirlerine uygun davranabilmek için her müslümanın Mecelle kitabının başındaki yüz maddeyi iyi…

devam oku

Mecîd (El-Mecîd)

Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Büyüklüğü, yüceliği ve işlerinin güzelliği ile tanınan, övülen. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Allahü teâlâ, nîmetler vermesi sebebiyle övülendir, Mecîd’dir. (Hûd sûresi: 73) Yâ Rabbî! İbrâhim aleyhisselâm ve âlinin (akrabâsının) şerefini ve şânını yükselttiğin gibi Muhammed aleyhisselâmın, dünyâda nâmını âli (yüce) ve meşhûr, güzel…

devam oku

Doğum

Kadının gebelik boyunca taşıdığı canlıyı zamânı gelince plasentayla birlikte dış âleme bırakması. Şüphesiz ki canlının dış ortama uyabilmesi onun mümkün ölçüde miada erişmesi, organ ve sistemlerinin yapı ve fonksiyon bakımından yeterli özellikler kazanmasıyla orantılıdır. Bu bakımdan normal doğum bebeğin olgunluğu ile paralel bir durum gösterir. Doğum, bütünüyle, ritmik ağrıların başlamasından,…

devam oku

Doku

Bitki, hayvan ve insan organlarını meydana getiren, şekil ve yapı bakımından benzer olup, aynı vazifeyi gören, birbirleriyle sıkı alâkaları olan aynı kökten gelen hücrelerin topluluğu. İlkel canlılar bütün hayatları boyunca bir tek hücre olarak kaldıkları halde yüksek organizmalar çok sayıda hücrelerin biraraya gelmesi ile meydana gelmiştir. Bitkisel organizmaları meydana getiren…

devam oku

Me’cûc

Çok eski zamanlarda, bir duvar arkasında bırakılmış, kıyâmete yakın, yeryüzüne yayılacak olan Nûh aleyhisselâmın oğlu Yâfes’in soyundan gelecek olan kötü bir millet. Yüzleri yassı, gözleri küçük, kulakları çok büyük, boyları kısadır. (Bkz. Ye’cûc ve Me’cûc)

devam oku