Doku Kültürü

  Çok küçük doku veya organ parçalarının uygun besin ortamlarında steril şartlarda yetiştirilmesi. Hücre ve doku kültürü sistemlerinin gelişmesi geçen yüzyılın sonlarında başlar. 1878 yılında Claude Bernard, canlı dokuların aktivitelerinin düzenlenmesinde iç çevrenin önemine de inerek, bu iç çevrenin dokularla etkileşmeye girdiğini ve aktivitelerini düzenlediğini ortaya koymuştur. Önceleri bitki doku…

devam oku

Mefhar-i Mevcûdât

Mahlûkâtın (yaratılmışların) övündüğü Muhammed aleyhisselâm. Mefhar-i mevcûdât efendimizin, güzel huylarından, edeblerinden bâzıları şunlardır: İnsanların en rahat davrananı, en kahramanı, en adâletlisi, en çok affedeni, en cömerdi idi. Kendisinden bir şey istendiğinde, "yok" dediği görülmemiştir. İnsanların en doğru konuşanı idi. Kendi evinde iken, tek başına kalkar, yiyeceğini alır yerdi. İstediği bir…

devam oku

Osman Nûrakûbî

Evliyânın meşhurlarından. Nûrakûb denilen yerde yaşamıştır. Doğum ve vefât târihi bilinmemekte olup, on sekizinci asrın sonlarında yaşamıştır. Önce zâhirî ilim tahsîli ile meşgûl oldu ve tahsîlini tamamladıktan sonra tasavvufta yetişmek için Halvetî tarîkatı şeyhlerinden Şeyh Şâkir nâmında bir zâta talebe oldu. Şâkir Efendinin sohbetlerinde yetişmekte iken bu hocası vefât etti.…

devam oku

Mefhûm-ı Muhâlif

Lafızda zikredilmeyen mânânın, bizzat zikredilen mânâya, hükümde zıt olan mânâ. Mefhûm-ı muhâlif; Şâfiîlere göre, hüküm için sahîh, mûteber bir delîl olduğu hâlde, Hanefîlere göre böyle değildir. Mefhûm-ı muhâlifi kabûl edenlerin delîllerinden birisi şudur: Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem: " Sâimede (yılın ekserisini çayırlarda otlayarak beslenen deve, koyun gibi hayvanlara)…

devam oku

Duyu

Sinir sistemimize çevreden ve vücudumuzdan çeşitli reseptörler (alıcılar) vasıtasıyla getirilen izlenimler. Çevreden olduğu gibi iç organlardan da uyartılar gelerek sinir sistemimizi uyarabilir. Duyu, çeşitli kısımlara ayrılarak incelenir: 1. Yüseysel (sathî) duyular (Eksteraseptif duyular): Özelleşmiş göz, kulak, dil gibi organlar dışında etrâfımız hakkında deri vâsıtasıyla da bilgi edinmekteyiz. Yüzeysel duyular; dokunma,…

devam oku

Menâkıb

Menkıbeler. Velîlerin, Allahü teâlânın sevgili kullarının güzel iş, hareket, söz ve kerâmetlerini konu edinen hikâye ve hâtıralar, bu hususta yazılmış kitapları. Menkabenin çokluk şeklidir. (Bkz. Menkıbe) Menâkıb, Allahü teâlânın ordularından bir ordudur. Allahü teâlâ onunla tasavvuf yolcularının (müridlerin) kalblerini kuvvetlendirir. Bu sözümüzün delîli; "Biz sana peygamberlerin kıssalarını anlatıyoruz, bununla kalbini…

devam oku

Menâsik

Nüsükler. Hacda belli yerlerde ve belli zamanlarda yapılan belli ibâdetler, vazifeler. Nüsük kelimesinin çoğuludur. (Bkz. Nüsük) Haccın menâsikini benim yaptığım gibi yapın. (Hadîs-i şerîf-Müslim) Tavâf (Kâbe etrâfında yedi kere dönmek) ve sa’y (Safâ ve Merve arasında gelip gitmek) hac ve ömrenin menâsikindendir. (M.Zihni Efendi, A.Haskefî)

devam oku

Menâsik-i Hac

Haccın nüsükleri. Âdem aleyhisselâm menâsik-i haccı yaptığında, melekler gelerek kendisini tebrik etti ve haccın mebrûr (kabûl) olsun; biz burayı senden iki bin sene evvel ziyâret ettik dediler. (İmâm-ı Gazâlî)

devam oku

Mendûb

Yapılması hâlinde sevâb, yapılmazsa günâh olmayan şeyler. Edeb ve müstehab da denir. Namaz vakti girmeden önce abdest almak mendûbdur. (İbrâhim Halebî) Abdest alıp namaz kıldıktan sonra bu abdest bozulmadan tekrar abdest almak mendûbdur. (Muhammed bin Kutbüddîn İznikî) Mendûbları yapmak sevâb olur, yapmamak, suç değildir. Sevâbından mahrûm kalınır. (Alâüddîn Haskefî)

devam oku

Menfeat

Fayda, çıkar. Bir malı, bir evi kirâya vermek; menfeatini belli bir karşılıkla satmak demektir. (Abdullah Mûsulî) Her menfeat getiren borç ribâ (fâiz)’dir. (İbn-i Âbidîn) Bir kimse ibâdetlerini dünyâ menfeati düşünmeden yaparsa, ihlâsla amel edenlerden olur. (Hâdimî) Bir kimse dünyâ menfeati için sana yaklaşırsa, ondan uzak dur. Menfeatini düşünen kimseyi kendin…

devam oku