Merhamet

Şefkat, acıma, bağışlama. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: … Allahü teâlâ kullarına çok merhamet edicidir. (Bekara sûresi: 207) … Allahü teâlâ sonsuz mağfiret ve nihâyetsiz merhamet sâhibidir. (Zümer sûresi: 53) Birbirlerine merhamet edenlere Allahü teâlâ merhamet eder. O, merhamet edicidir. Yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, gökte olanlar da size…

devam oku

Mertebe

Derece, makam. Mukarreb olan büyükler nefislerine köle olmaktan kurtulmuşlardır. Allahü teâlâ için hâlis kul olmuşlardır. Bu mertebe mukarreblerin en üstün derecesidir. (İmâm-ı Rabbânî) Vilâyet yâni evliyâlık mertebelerinin sonu, en yükseği Abdiyyet makâmıdır. Vilâyet derecelerinde, Abdiyyet makâmının üstünde hiçbir derece yoktur. (İmâm-ı Rabbânî)

devam oku

Mertebe-i Vehm

Var olmadığı halde, var görünen. Bir ipin ucuna bir taş bağlayıp, öteki ucundan tutup, ipi elimiz etrâfında çevirirsek, dönen taş, karşıdan dâire şeklinde görünür. Dönen taş, nokta-i cevâledir (dönen noktadır). Görünen dâire de vehmîdir, hayâlîdir. Aslında dâire yoktur. Yalnız bir g örünüştür. İşte Allahü teâlâ bütün mahlûkları mertebe-i vehmde yaratmıştır.…

devam oku

Meryem Sûresi

Kur’ân-ı kerîmin on dokuzuncu sûresi. Meryem sûresi, Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi). Doksan sekiz âyet-i kerîmedir. Hazret-i Meryem ve onun Îsâ aleyhisselâmı dünyâya getirmesi anlatıldığından, sûre bu ismi almıştır. Sûrede; Îsâ aleyhisselâmın, hazret-i Meryem’den babasız olarak dü nyâya gelmesi kıssası, Mûsâ, İsmâil, İdrîs peygamberlerin aleyhimüsselâm medhi ve bunlardan sonra gelen…

devam oku

Mesânîd

Meşhûr ve çok kıymetli hadîs kitablarından; İmâm-ı Ahmed bin Hanbel’in "Müsned’i", Ebû Ya’lâ’nın "Müsned’i", Abdullah Dârimî’nin "Müsned’i" ve Ahmed Bezzâr’ın "Müsned’i"nin hepsine birden verilen isim. (Bkz. Müsned)

devam oku

Mesbûk

Cemâatle namaz kılınırken imâma birinci rek’atte yetişemeyen yâni ilk rek’atin rükûundan sonra imâma uyan kimse. İmâm iki tarafa selâm verdikten sonra, mesbûk ayağa kalkarak yetişemediği rek’atleri kazâ eder (kılar) ve kırâatleri (okumayı) birinci, sonra ikinci, sonra üçüncü rek’at kılıyormuş gibi okur. Oturmağı ise, dördüncü, üçüncü ve ikinci rek’at sırası ile…

devam oku

Mescid

Müslümanların ibâdet yaptıkları yer. Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: De ki: "Rabbim adâleti emr buyurdu. Her mescidde yüzünüzü kıble tarafına çevirin ve dinde samîmi olarak O’na ibâdet edin. İlkin sizi nasıl O yarattı ise, yine O’na döneceksiniz. (A’râf sûresi: 29) Ey âdemoğulları! Her mescid huzûrunda namaz kılacağınız zaman…

devam oku

Mescid-i Aksâ

Kudüs’te Süleymân aleyhisselâm tarafından yaptırılan mescid. Beyt-i Mukaddes (Makdis). Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: (Her türlü noksanlıktan) münezzeh bulunan (Allah) , kulunu (Muhammed sallallahü aleyhi ve sellemi) geceleyin (Mekke’deki) Mescid-i Harâm’dan alıp, kendisine âyetlerimizi gösterelim diye; etrâfını mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götürdü. Muhakkak O Semî’dir (işitendir) ve Basîrdir…

devam oku

Mescid-i Dırâr

Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz zamânında münâfıkların (inanmadıkları hâlde, müslüman görünenlerin) fitne, fesâd yuvası ve silah deposu olarak Kubâ’da yaptırdıkları mescid. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki: Bir de şunlar var ki, küfür için, mü’minlerin arasına tefrika (ayrılık) sokmak için ve bundan evvel Allah ve Resûlü ile harb…

devam oku