Müvâsât

Tanıdıklarını ve arkadaşlarını, kendisinde bulunan nîmetlere ortak etmek, onlarla iyi geçinmek. Cömertlikten, birçok iyi huylar doğar, bunların sekizi meşhurdur. 1)Kerem; herkese faydalı olmayı, yardım yapmayı sevmek. 2) Îsâr; ihtiyâcı olan malı, muhtâc olan başkasına verip, yokluğuna kendisi sabretmek. 3) Afv etmek, 4)Mürüvvet; başkalarına iyi lik etmeyi sevmek. 5) Vefâ; arkadaşlarına…

devam oku

Minâre

Câmilerde, müezzinlerin çıkıp ezân okuduğu yüksek yer. Minâre ilk defâ Mısır vâlisi Mesleme bin Mahled tarafından hazret-i Muâviye’nin emri ile yaptırılmıştır. (İbn-i Âbidîn) Minâre yapmak, müstehâbdır. Çünkü müezzinin, ezânı yükseğe çıkıp okuması sünnettir.Minâre, bu sünnete yardım etmektedir. (Abdülganî Nablüsî) Mezar üzerine mum yakmak, minârede kandil yakmak ve câmilerde şarkı ve…

devam oku

Müvâlât

1. Abdest alırken her uzvu ara vermeden birbiri ardınca yıkamak. Müvâlât, Hanefî mezhebinde sünnet, Mâlikî mezhebinde farzdır. (A. Şa’rânî) 2. Dostluk, karşılıklı sevgi. (Bkz. Velî) Tebrik ile terdif ederim arz-ı hulûsu, Kalbimdeki sıdk u müvâlât senindir. (Ahmed Mekkî)  

devam oku

Minber

Câmilerde hatiplerin hutbe okumaları için yapılmış merdivenli yüksek yer. Kabrim ile minberim arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir. (Hadîs-i şerîf-Minhet-ül-Vehbiyye) İmâm hutbe okumak için minbere çıkınca, cemâatin namaz kılması ve konuşması haram olur. (Kâşânî)

devam oku

Mütevellî

Bir vakfın işlerini şer’î (dînî) hükümler ve vakf şartları dâiresinde idâre etmek üzere, vakfeden veya hâkim tarafından tâyin edilen kimse. Mahalle câmisinin gelirini toplaması, tâmirini, masraflarını idâre etmesi için mahalle halkının bir mütevellî tâyin etmesi câiz ve lâzımdır. (İbn-i Âbidîn) Vakf eden kimse bir mütevellî tâyin edip, malı buna teslim…

devam oku

Mütevâtî

Bir cins içinde bulunan ferdlerin hepsinde müsâvî, eşit miktarda bulunan sıfat, husûsiyet, özellik. İnsanlık yâni insan olma, insanın bütün ferdlerinde en yüksek derecedeki insan ile en aşağı bir insan da eşittir. Meselâ, insan olma bakımından bir peygamber ile peygamber olmayan aynıdır. Yine yüksek makam sâhibi birisi ile bir köy çobanındaki…

devam oku

Müvakkit

Eskiden İslâm devletlerinde namaz vakitlerini ve bunlarla ilgili âletleri kullanan, tâmirini ve ayarını yapan vazîfeli kimse. İslâm devletlerinde câmi ve mescidler, İslâmiyet’in ilk zamanlarından beri ilim merkeziydiler. Müvakkit adı verilen me’murlar, câminin hemen yanındaki müvakkithâne denilen yerlerde kalırlardı. Müvakkithâneler, zamanlarında tatbîki (uygulamalı) olarak astronomi eğitimi yapan birer okuldular. Müvakkit inceleme,…

devam oku

Müttekî

Takvâ sâhibi. Allahü teâlâdan korkup, haramlardan, dinde yasak edilen şeylerden sakınan. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Azâbıma dilediğim kimseyi uğratırım. Merhâmetim, her şeyi kaplamıştır. Bu rahmetim (âhirette) , müttekîlere, zekâtlarını verenlere ve bizim âyetlerimize îmân edenleredir. (A’râf sûresi: 166) Bir kimse, tehlikeli olan şeyin korkusundan dolayı, tehlikesiz şeyden…

devam oku

Minnet

1. Yapılan bir iyiliği, verilen bir şeyi başa kakma. Minnetin bu kısmı İslâmiyet’te yasaklanmıştır. Kur’ân-ı kerîmde meâlen şöyle buyruldu: Sadakalarınızın sevâbını minnet ve ezâ ile heder etmeyin, boşa çıkarmayın. (Bekara sûresi: 264) Minnet edenin sadakasını Allahü teâlâ kabûl etmez. (Hadîs-i şerîf-İhyâ) Minnet akıl ve iz’andan soyunmuş özü-vicdânı çürük kişilere yaraşır.…

devam oku