Aliyy (El-Aliyy)

Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Yüce olan. Mahlûkâtın (yaratılmışların) akıl, ilim (bilgi) ve anlayışlarının erişemediği yücelikte olan. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: "O (Allah) Aliyy’dir. Hakîm (her işinde hikmet sâhibi) dir. (Şûrâ sûresi: 51) El-Aliyy ism-i şerîfini söyleyen, işlerinde muvaffak olup ilerler. (Yûsuf Nebhânî)

devam oku

Amden

Kasten, bilerek, bile bile yapmak. Hadîs imâmları söz birliği ile bildiriyorlar ki: Bir namazı vaktinde amden kılmayanın, namaz vakti geçerken, namaz kılmadığı için üzülmeyenin îmânı gider veya ölürken îmânsız gider. Ya namazı hâtırına bile getirmeyenlerin, namazı vazîfe tanımayanları n hâli nasıl olur? (Muhammed Rebhâmî) Bir kimse birine amden ok atıp…

devam oku

Amel-i Kalîl

Namaz kılarken bir rükünde bir uzuvla yapılan ve namazdan sayılmayan bir veya iki hareket. Namazda amel-i kalîl mekrûhtur. Zararlı haşerâtı namazda iken amel-i kalîl ile öldürmek câiz, ısırmayanı tutmak ve öldürmek mekrûhtur. (İbn-i Âbidîn)

devam oku

Amelde Mezheb

Mutlak müctehid denilen derin âlimin, Kur’ân-ı kerîm, hadîs-i şerîf, icmâ ve Eshâb-ı kirâma âit nakilleri esas alarak, iş ve ibâdetle ilgili hükmü açıkça bildirilmeyen husûslarda çıkardığı hükümlerin hepsi. (Bkz. Müctehid) Amelde mezheblerin hak olanı dörttür. Bunlar: Hanefî, Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhebleridir. Bu dört mezheb, îtikat (inanç) bakımından birbirlerinden ayrı…

devam oku

Anâsır-ı Erbe’a

Dört temel unsur. Maddelerin asıllarını teşkil ettiği kabûl edilen dört unsur; toprak, su, hava, ateş. Allahü teâlâ mahlûkları, anâsır-ı erbe’adan yarattı. (Abdullah bin Abbâs) İnsan bedeni, anâsır-ı erbe’adan meydana gelmiştir. Onların herbirinin kendilerine has bir özelliği olup, insanların tabiatı ve mizâcı üzerinde tesirleri vardır. Meselâ ateş; isyân ve kibre; toprak,…

devam oku

Ankebût Sûresi

Kur’ân-ı kerîmin yirmi dokuzuncu sûresi. Ankebût sûresi, Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi). Altmış dokuz âyet-i kerîmedir. Sûrede; putlara ve diğer güçsüz varlıklara tapanların hâlleri, onların dünyâlık elde etmek için kurdukları tuzak ve gayretleri, ankebût denilen örümceklerin pek zay ıf olan ağına benzetildiğinden, Ankebût kelimesi, bu sûreye isim olmuştur. Sûrede, mü’minlerin…

devam oku

Arabî Aylar

Hicrî senenin on iki ayı (Bkz. Kamerî Aylar). Hicrî takvimde kullanılan Arabî ayların adları sırasıyla şunlardır: 1. Muharrem, 2. Safer, 3. Rebî’ul-evvel, 4. Rebî’ul-âhir, 5. Cemâzil-evvel, 6. Cemâzil-âhir, 7. Receb, 8. Şa’bân, 9. Ramazan, 10. Şevvâl , 11. Zilka’de, 12. Zilhicce.

devam oku

A’râf Eshâbı (Ehli)

A’râf denilen yerde bulunanlar. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: A’râf üzerinde bir takım kimseler vardır ki, onlar Cennet ehlini (mü’minleri) yüzlerinin beyazlığı ile, Cehennem ehlini, yüzlerinin siyahlığı ile tanırlar. Henüz Cennete girmemişler fakat oraya girmeyi şiddetle arzu ederler. Cennet ehline selâmün aleyküm diye seslenirler. Gözleri Cehennemliklere çevrildiği zaman; "Ey Rabbimiz!…

devam oku

A’râz

Varlıkta kalabilmesi için başka bir şeye muhtâc olan hâssalar (özellikler), sıfatlar. Araz’ın çokluk şeklidir. Her mahlûk (yaratık), ya cevher (varlıkta kalabilmesi için başka bir şeye muhtâc olmayan) dir, yâhut a’râzdır. Madde, cisim, meselâ elma, altın birer cevherdir. Bunların rengi, kokusu, şekli ise a’râzdır. Renk cisim ile vardır, onun üzerinde görünür,…

devam oku

Ariyet

Bir malın menfeatini, istifâdesini bedelsiz olarak temlik etmek, vermek. Belli bir yerde ve zamanda, istifâde etme şekli sınırlı olarak âriyet vermek câizdir. (İbrâhim Halebî) Âriyet olarak alınan hayvanın yiyeceği kullanana (âriyet alana) âittir. (Ali HaydarEfendi) Şartsız olarak âriyet verilen eve, dükkâna, tarlaya; alan (kimse) dilediğini koyabilir. Âriyet alan, bunu vedîa…

devam oku