Ayn

Birşeyin kendisi. 1. Boşlukta yer kaplayan ve ağırlığı olan yâni tartılabilen her şey, madde, cisim. Dünyâ ayn ve araz (özellikler) dan meydana gelmiştir. Meselâ kalem, silgi birer ayndır. Bunların rengi, kokusu ise, arazdır. (Seyyid Şerîf Cürcânî, Teftezânî) 2. Alış-verişte, belli, meydanda, mevcut ve hâzır olan veya hâzır olmayıp da bulunduğu…

devam oku

Azâb

İşlenen günahlar sebebiyle âhirette çekilecek cezâ. Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Nîmetlerimin kıymetlerini bilir, emrettiğim gibi kullanırsanız, onları artırırım. Kıymetlerini bilmez, bunları beğenmezseniz, elinizden alır, şiddetli azâb ederim. (İbrâhim sûresi: 7) Allahü teâlânın, bir kuluna rahmet etmiyeceğine, ona gadab ve azâb edeceğine alâmet, dünyâya ve âhirete faydası olmayan…

devam oku

Azâd Olmak

Serbest olma, kurtulma. Ârefe gecesi ibâdet edenler âzâd olur. (Hadîs-i şerîf-Et-Tergîb vet-Terhîb) Ramazan ayı öyle bir aydır ki ilk günleri rahmet, ortası af ve mağfiret ve sonu Cehennem’den âzâd olmaktır. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Buhârî)

devam oku

Azîm (El-Azîm)

Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Büyüklüğüne, beşer (insan) aklının ve hiçbir mahlûkun (yaratılmışın) düşüncesinin erişemediği, hakîkatini kimsenin bilemediği zât. Allahü teâlânın büyüklüğü bildiğimiz gördüğümüz şeylerdeki büy üklük ve küçüklük gibi değildir. Bu bizim bilgimizin dışındadır. (Bkz. Sübhâne Rabbiyel Azîm) Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: O (Allah) Aliyy’dir.…

devam oku

Azîzan

Azizler. Kelimenin sonundaki ân takısı Arabça’da ikilik, Farsça’da çokluk ifâde eder. 1. "İki azîz (velî)" mânâsına İslâm âlimlerinin ve evliyânın büyüklerinden Ali Râmitenî hazretlerine verilen lakab. Bir defâsında Ali Râmitenî hazretlerinin evinde iki-üç gün yiyecek bir şey bulunmadı. Evdekiler ve misâfirler açlık sebebiyle çok üzüldüler. O sırada Ali Râmitenî hazretlerinin…

devam oku

Azze Vecelle

Allahü teâlânın ismi söyleyince, işitince ve yazınca "O, Azîz ve Celîldir (yücedir)" mânâsına söylenilen ve yazılan saygı ifâdesi. Allahü teâlânın ism-i şerîfini söyleyince, işitince, yazınca (Sübhânellah), (Tebârekallah), (Celle-celâlüh), (Azze-ismüh), (Celle-kudretuh) veya (teâlâ) gibi ta’zîm (hürmet ve saygı) ifâdelerinden birini söylemek, yazmak; birincisinde vâcib, lâzım, t ekrârında ise müstehabdır, iyidir. (Allah…

devam oku

Abdest

Namaz ve diğer bâzı ibâdetlerin yerine getirilebilmesi için yapılması lâzım gelen yüzü, dirseklerle berâber kolları yıkamak, başın dörtte birini mesh etmek ve topuklarla berâber ayakları yıkamaktan ibâret temizlik. Namazın dışındaki farzlardan biri. Abdest, Kur’ân-ı kerîmde şu âyet-i kerîme ile farz kılınmıştır: "Ey îmân edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerle…

devam oku

Abese Sûresi

Kur’ân-ı kerîmin sekseninci sûresi. Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi). Kırk iki âyet-i kerîmedir. Birinci âyet-i kerîmede yüzçevirdi, iltifat etmedi mânâsına olan Abese lafzı sûreye isim olmuştur. Sûrede, Kur’ân-ı kerîmin Allahü teâlâ tarafından bir mev’ize (nasihat, öğüt) olduğu bildirilmekte, Cenâb-ı Hakk’ın kudret ve azametine (büyüklüğüne) deliller getirilmekte, kıyâmet gününün dehşetli vaziyeti,…

devam oku

Acem

Arab olmayan. Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir, hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise, topraktandır. Allah katında en kıymetliniz takvâsı (Allahü teâlâdan korkarak haramlardan, günâhlardan sakınması) çok olanınızdır. Arab’ın Acem’e bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvâ iledir. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Hişâm)

devam oku

Acûze

İhtiyar, çok yaşlı kadın. Yaşlı bir kadın Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve selleme geldi. Resûl-i ekrem; "Acûze Cennet’e giremez!" buyurdu. Bunun üzerine kadın ağlamaya başladı. Bunu görenPeygamber efendimiz; "Sen o gün yaşlı değil, genç olursun" buyurdu ve gönlünü aldı. (İhyâu ulûmiddîn) Kızların, kadınların, acûzelerin beş vakit namaz, Cumâ, bayram namazları…

devam oku