Asâr-ı Şerîfe
Peygamber efendimiz ve diğer din büyüklerine âit bâzı mübârek şahsî eşyâ ve hâtıralar. (Bkz. Emânât-ı Mukaddese)
Peygamber efendimiz ve diğer din büyüklerine âit bâzı mübârek şahsî eşyâ ve hâtıralar. (Bkz. Emânât-ı Mukaddese)
İmâm-ı a’zam’a göre ikindi namazının başlama zamânı. İslâm memleketlerinde ikindi ezânları, asr-ı evvele göre okunmaktadır. İkindi namazı, asr-ı sânîde yâni bu ezândan kışın 36, yazın ise 72 dakîka sonra kılınırsa, İmâm-ı a’zâm’a uyulmuş olur. (İbn-i Nüceym)
Peygamber efendimiz tarafından Cennet’e girecekleri dünyâda iken müjdelenen on sahâbî. Ebû Bekr Cennet’tedir. Ömer Cennet’tedir. Osman Cennet’tedir. Ali Cennet’tedir. Talhâ Cennet’tedir. Zübeyr Cennet’tedir. Abdurrahmân ibni Avf Cennet’tedir. Sa’d ibni Ebî Vakkâs Cennet’tedir. Saîd ibni Zeyd Cennet’tedir. Ebû Ubeyde ibni Cerrah Cennet’tedir. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel) Muhammed aleyhisselâmın ümmetinin en…
Allahü teâlâyı çok sevme hâli. Aşk-ı ilâhînin alâmeti, Allahü teâlânın emirlerine çok uymaktır. (İmâm-ı Rabbânî)
Mecûsîlik, ateşe tapma. Ateşperestliğin (mecûsîliğin) kurucusu Zerdüşt, mîlâddan altı yüz sene önce Hindistan’da doğdu. Brehmen din adamları tarafından kovuldu. Ateşperestliği Belh şehrinde yaydı. "İyilik tanrısı (Îzed) veya (Ormüzd) ile kötülük karanlık tanrısı (Ehrimen) o lmak üzere iki tanrı vardır" dedi. (Zend) adlı kitabı ve (Avesta) denilen şerhi Avrupa’da basılmıştır. Ateşperestlik…
İslâm mîrâs hukûkunda belirli hisse (pay) sâhiplerinin (Eshâb-ı ferâizin) mîrâstan alacakları payların toplamının ortak paydadan fazla olma hâli. Avlde, hisse sâhibi mîrâscıların hisseleri orantılı olarak eksilir. (Seyyid Şerîf Cürcânî) Zevce, ana, iki kız kardeş ve anadan iki kız kardeş bulunduğu zaman, mîrâs on ikiye taksim edilip, zevceye 3 hisse, anaya…
Kusur ve utanılacak şey. Her kim bir müslüman kardeşinin ayblarını, kusurlarını, kimsenin görmesini ve işitmesini istemediği şeylerini örterse, Allahü teâlâ da kıyâmet gününde onun ayblarını örter. Her kim müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği bir şeyini ortaya çıkarır ve dile verirse, Allahü teâlâ da onun ayblarını, kimsenin bilmesini istemediği hallerini meydana…
Muhkem âyet. Çoğulu âyât-ı muhkemât’tır. 1. Kur’ân-ı kerîm. İlim üçtür: Âyet-i Muhkeme, Sünnet-i Kâime (Hadîs-i şerîf) ve Fârîdat-ı Âdile (Kitaba ve sünnete uygun ilim, yâni icmâ ve kıyas). (Hadîs-i şerîf-Ebû Dâvûd) 2. Kur’ân-ı kerîmde mânâsı açık olan âyet-i kerîmelere verilen ad. (Bkz. Muhkem) Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:…
Kur’ân-ı kerîmde Ömer-ül-Fârûk’un radıyallahü anh namaz kıldırırken, ayakta okumayı bitirip, rükû’a eğildiği yeri gösteren işâret. Ayn harfi hep âyet-i kerîmelerin sonunda bulunmaktadır.
Kurtulmuş, serbest. İnsanoğlu, gönül verdiği şeyin kulu olur. Ârifler, Allahü teâlâdan başkasına kalblerini bağlamadıklarından, O’ndan başkasının kulu olmaktan âzâd olmuşlardır. Cenâb-ı Hakk’a tam anlamıyla kul olan, O’ndan başkasına kul olmaktan âzâd olur. (İbn-i Arabî)