Bühtân

İftirâ. Bir kimseye onda olmayan bir kusuru isnat etme. Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: Mü’min erkek ve mü’min kadınlara, işlemedikleri (bir günâhı, bir suçu isnâd etmek sûretiyle) ezâ edenler, muhakkak bir bühtân ve apaçık bir günâh yüklenmişler (cezâya müstehak olmuşlardır) . (Ahzâb sûresi: 58) Bir kimse için söylenen…

devam oku

Büyü

Sihir. İlme, fenne uymayan gizli sebebler kullanarak garib işler yapmayı sağlayan ilim. (Bkz. Sihir) …Kâhinlik yapan ve kâhine giden ve büyü yapan ve yaptıran ve bunlara inanan, bizden değildir. Kur’ân-ı kerîme inanmamıştır. (Hadîs-i şerîf-Hadîkat-ün-Nediyye) Müslüman büyü yapmaz. Allah saklasın îmânı gittikten sonra, büyüsü te’sir eder. (Hadîs-i şerîf-İhyâ) Fâtiha (Elhamdü), Âyet-el-Kürsî…

devam oku

Bâb-ı Cibrîl

Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem Medîne-i münevverede yaptırdığı mescidinin doğu tarafındaki kıbleye yakın olan kapısı. Bu kapıya, hazret-i Osman’ın evinin karşısında bulunması sebebiyle Bâb-ı Osmân; Resûlullah efendimiz hazret-i Osm an’ın evini ziyâret etmek üzere bu kapıdan girip çıkmayı âdet edindikleri için Bâb-ün-Nebî de denilmiştir. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve…

devam oku

Bâb-üt-Tevessül

Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem Medîne-i münevverede yaptırdığı mescidin kuzeye açılan kapısı. Bu kapı Osmanlı sultanlarından Abdülmecîd Han tarafından yeniden yaptırıldığından Bâb-ı Mecîdî diye de bilinir. Hicretin ikinci senesi Receb ayında, kıblenin Kudüs’ten Kâbe’ye dönmesi emr olununca, mescidin Mekke’ye karşı olan kapısı kapatılıp, karşısına, Şam tarafına yeni bir kapı…

devam oku

Bahîl

Cimri. (Bkz. Cimrilik) Bahîl, Allahü teâlâdan, Cennet’ten ve insanlardan uzaktır. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî) Cömert olan câhil, Allahü teâlâya, bahîl olan âbidden (çok ibâdet edenden) daha sevimlidir. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî) Allahü teâlâ kıyâmet günü, üç kimse ile konuşmayacak, hepsine çok acı azâb yapacaktır. Zinâ eden ihtiyâr, başa kakan bahîl ve kibirli olan fakir.…

devam oku

Bâin

1. Ayırıcı. Talâk-ı bâin. 2. Tasavvuf’ta bir terim. İnsanlardan uzak olan. (Bkz. Kâin ve Bâin)

devam oku

Bâkî (El-Bâkî)

Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Devamlı, ebedî, sonsuz. Varlığının sonu olmayan. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: (Ancak) celâl ve ikrâm sâhibi olan Rabbinin zâtı bâkîdir. (Rahmân sûresi: 27) Allahü teâlâ kadîmdir, ezelîdir. Varlığından evvel yokluk olamaz. Kadîm ve ezelî olan, öncesi, başlangıcı olmayan bâkî ve ebedî olur.…

devam oku

Bârî (El-Bâri)

Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Yaradan, yoktan var eden. Yarattıklarını farklı şekiller ve özelliklerle birbirinden ayıran. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Allahü teâlâ Bârî’dir. (Haşr sûresi: 24) Yedi gün arka arkaya yüz defâ el-Bârî ism-i şerîfine devam eden belâlardan selâmet bulur, kurtulur. (Yûsuf Nebhânî)

devam oku

Basar

Âletsiz ve şartsız olarak, gizli ve âşikâr (açık) her şeyi görmesi mânâsına, Allahü teâlânın sübûtî sıfatlarından biri. Allahü teâlânın Basar sıfatı ezelî ve ebedîdir. Zâtı ile kâimdir. O’nun basar sıfatı, göze, herhangi bir âlete ve ışığa bağlı değildir. Karanlık bir gecede kara karıncanın siyah bir taş üzerinde yürüdüğünü görür. (İmâm-ı…

devam oku

Bâsit (El-Bâsit)

Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Kullarından bâzısına rızkı az, bâzısına çok veren, sadakaları kabûl edip sevâb veren. Bâzısının rûhunu kabzeden (alan) bâzısının ömrünü uzatan, bâzısının kalbini daraltıp hayırlara (iyiliklere) rağbetsiz, bâzısınınkini ise geniş yapıp, hayırlara arzulu kılan. Bir kimse ellerini açıp, el-Bâsit ismi şerîfini söylese geçimi genişler. Bol rızka…

devam oku