Berzâh-ı Sugrâ

Kabre konduktan kıyâmet kopup kabirden kalkıncaya kadar olan zaman. Ervâh (rûhlar) ve berzâh-ı sugrâ, fazla düşünmeye ve üzerinde inceleme yapmaya gelmez. Bu konuda zan ve tahmin ileri sürmek doğru değildir. Nasslar (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler) ile sâbit olanlara (bildirilenlere) kısaca îmân etmek lâzımdır. On un etrâflı olarak bilinmesini Allahü…

devam oku

Bey

Satmak, satış yapmak, alış-veriş. İki kişinin mallarını gönül rızâsı ile değişmeleri. Âyet-i kerîmede meâlen buyruldu ki: Allahü teâlâ bey’i, helâl ve fâizi haram kıldı. (Bekara sûresi: 275) Bey’ ve şirâ (alış-veriş) bilgilerini öğrenmeden ticâret yapmak helâl olmaz. Her tâcirin bir fıkıh âlimi bulup, işlerini buna danışarak yapması, böylece fâizden ve…

devam oku

Bey-i Fâsid

Aslı İslâmiyet’e uygun, fakat sıfatı uygun olmayan satış. Bir kimse satın aldığı bir malın bedeli olan paranın yarısını peşin verip, yarısını da yolcum gelince vereyim dese, bu alış-veriş Bey’-i fâsid olur. Çünkü yolcunun geleceği târih yâni paranın kalan kısmının ödeneceği târih belli değildir. Bu durum is e, satışın sıfatı bakımından…

devam oku

Bey-i Sahîh

Aslı ve sıfatı İslâmiyet’e uygun olan satış; doğru ve sıhhatli alış-veriş. Bey’i sahîhin geçerli olması için, alıcı ve satıcının aynı kimse olmaması, yâni bir kimsenin hem satıcıya, hem alıcıya vekil olarak kendi kendine satış yapmaması, satanın ve alanın akıllı olmaları, akd yapılması yâni birinin îcâb (teklif) edip karşıs ındakinin, onu;…

devam oku

Beyt-i Ma’mûr

Meleklerin kıblesi. Göklerde meleklerin devâmlı tavâf ettikleri yer, makam. Beyt-ül-ma’mûrda her gün yetmiş bin melek namaz kılar. Bir kere namaz kılana bir daha sıra gelmez. Meleklerin büyüklerinden Kerûbîyân melekleri gece ve gündüz tesbih ederler, hiç usanmaz ve yorulmazlar. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Münzir) Beyt-i ma’mûr üçüncü, altıncı veya yedinci kat semâdadır. Onun…

devam oku

Beytülmâl

İslâm devleti hazînesi, mâliye teşkîlâtı. Beytülmâl, devlet gelirlerini muhâfaza eder, gerekli yerlere sarfeder, devletin gelirleri ile giderleri arasında dengeyi sağlamaya çalışır ve bütçenin bütün vazîfelerini görürdü. (İsmâil Nablüsî) Beytülmâlın gelirleri dört yoldan sağlanırdı: 1) Zekât malları, 2) Ganîmetin, çıkarılan mâden ve defînelerin beşte biri, 3) Gayr-i müslimlerden haraç ve cizye…

devam oku

Bî’a

Hıristiyanların mâbedi, tapınak, kilise. Bî’adaki küfür alâmetleri boşaltılırsa, namaz kılmak mekruh olmaz. (Alâüddîn Haskefî) Bî’aya gidip hazret-i Îsâ’dan, Meryem anadan bir şey isteyenin îmânı gider. (İbn-i Âbidîn)

devam oku

Bî-çûn Vebî-çigûne

Hiçbir şeye benzemeyen, nasıl olduğu anlaşılamayan. Allahü teâlânın nasıl olduğunun bilinemeyeceğini ve akıl ile anlaşılamayacağını, idrâk olunamayacağını ifâde eden bir terim. Allahü teâlâ bî-çûn ve bî-çîgûnedir. Akıl neyi düşünür neyi tasavvur (hayâl) ederse etsin, O değildir. Allahü teâlâ ötelerin ötesidir. (İmâm-ı Rabbânî) Allahü teâlâyı anlatan en iyi kelime, en geniş…

devam oku

Bid’at Fırkası

Peygamber efendimiz ve Eshâb-ı kirâmının yolundan ayrılanlar. Hadîs-i şerîfte Cehennem’e gidecekleri bildirilen yetmiş iki fırkadan her biri.

devam oku

Bid’at-ı Seyyie

Resûlullah’ın ve Eshâbının zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydana çıkan ve bir sünnetin unutulmasına sebeb olan bozuk inanış ve ibâdet olarak yapılan işler.

devam oku