Câsiye Sûresi

Kur’ân-ı kerîmin kırk beşinci sûresi. Hâ-mîm de denir. Câsiye sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur (inmiştir). Otuz yedi âyet-i kerîmedir. "Korku ve endişe yüzünden ayakta duramayıp diz üstü çökmek" anlamına gelen ve yirmi sekizinci âyette geçen Câsiye kelimesi, sûreye isim olmuştur. Sûrede, Allahü teâlânın v arlığını, kudret ve azametini, büyüklüğünü gösteren eserlere…

devam oku

Cebel-i Rahmet

"Rahmet dağı" mânâsına, Arafat ovasındaki tepe. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Vedâ haccında Arefe günü Cebel-i rahmet denilen koyu yeşil taş yığınlarından meydana gelen tepenin eteğinde, yüzbini aşkın müslümana Kusvâ adlı devesinin üzerinde Vedâ hutbesini okuyup, Eshâb-ı kirâmıyl a vedâlaştı. (Halebî) Âdem aleyhisselâm ile Havvâ vâlidemiz, Cebrâil aleyhisselâmın yol…

devam oku

Cebrâil Aleyhisslâm

Dört büyük melekten biri. Peygamberlere vahy getirmek, onlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmekle vazîfeli melek. Buna Cibrîl, Rûh-ul-emîn, Rûh-ul-kuds, Nâmûs-ı ekber de denir. Âyet-i kerîmede meâlen buyruldu ki: Gerçekten Cibrîl, Kur’ân-ı kerîmi, Allahü teâlânın izniyle senin kalbine indirdi (Bekara sûresi: 97) Allahü teâlâ Cebrâil’e (aleyhisselâm), filân şehri yerin dibine…

devam oku

Cefâ

İncitmek, eziyet etmek, kötülük. Hayâ îmândandır. Fuhuş (çirkin şeyler) söylemek cefâdandır. Îmân Cennet’e, cefâ Cehennem’e götürür. (Hadîs-i şerîf-Buhârî) Şu üç günah, îmânın gitmesine sebeb olur: Birincisi, îmân nîmetine kavuştuğuna şükretmemek. İkincisi, îmânın gitmesinden korkmamak. Üçüncüsü, müminlere ezâ ve cefâ etmek. Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Haksız yere bir müslümanı incitmek, Kâbe’yi…

devam oku

Cehennem

Kâfirlerin devamlı, günahkâr müslümanların ise, günahları kadar âhirette azab görecekleri yer. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Kim Allahü teâlâ ve Resûlüne ısrarla isyân eder, inkar etmek sûretiyle Allahü teâlânın koyduğu sınırları çiğneyip geçerse, onu içinde sonsuz kalıcı olarak Cehennem’e koyar. (Allahü teâlânın ve peygamberi Muhammed’in (aleyhisselâm) emirlerine aldırış…

devam oku

Celle Celâlüh

"O yücedir" mânâsına Allahü teâlânın ismi-i şerîfi söylenince, yazılınca ve işitilince, söylenilen ta’zîm (hürmet, saygı) ifâdesi. (Bkz. Azzeİsmuhû)

devam oku

Celvetiyye

Evliyânın büyüklerinden Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretlerinin tasavvuftaki yolu. Celvetiyye, Bayramiyye tarîkâtinin koludur. Çünkü Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretlerinin yolu, Üftâde, Hızır Dede ve Akbıyık Sultan vâsıtasıyle Hacı Bayrâm-ı Velî’ye bağlanır. Bu yol, hazret-i Ali’den geldiği için zikr-i cehrî (sesli zikir) esastır. Kelîme -i tevhîdin söylenmesine devam bu yolun esaslarındandır. Celvetiyye yolu,…

devam oku

Cemâât

Topluluk. 1. İbâdet etmek için bir araya gelen topluluk. Cemâatle kılınan namaza, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi kat fazla sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî) Güzel bir abdest alıp, mescidlerden birine cemâatle namaz kılmak için gidenin, Allahü teâlâ her adımına bir sevâb yazar, her adımında amel defterinden bir günâhı siler ve Cennet’te…

devam oku

Cem’iyyet

Topluluk. Kalbde hâsıl olan mânevî toparlanma, huzur, Allahü teâlâ ile berâber olma hâli. Beş vakit namazı cemâat ile kıldıktan sonra, bütün vakitlerinde Allahü teâlâyı zikretmek (hatırlamak, anmak) lâzımdır. Kalbde başka hiç bir şeye yer vermemelidir. Zikr yapmakta gevşeklik duyulursa, kalbin niçin dağıldığını araştırmalıdır. Bundan sonr a kalbin cem’iyyetine çalışmalı ve…

devam oku