Fârûk

"Doğru ile yanlışı birbirinden ayıran" mânâsına hazret-i Ömer’in lakabı. Bir gün Peygamber efendimize bir münâfık (kalbi ile inanmayıp inanır görünen) ve bir yahûdî bir dâvâ ile geldiler. Peygamber efendimiz aralarında hükmeyledi. Yahûdînin haklı olduğu anlaşıldı. O münâfık râzı olmayınca, Resûlullah efendimiz onlara; "Ömer’e varın sizin dâvânızı görsün" buyurdu. Onlar Ömer’e…

devam oku

Farz

Allahü teâlânın Kur’ân-ı kerîmde yapılmasını açıkca bildirdiği emirler. Kulum farzları yapmakla bana yaklaştığı gibi, başka şeyle yaklaşamaz. Kulum nâfile ibâdetleri yapınca, onu çok severim. Öyle olur ki, benimle işitir. Benimle görür. Benimle her şeyi tutar.Benimle yürür. Benden her ne isterse veririm. Bana sığınırsa, onu korurum. (Hadîs-i kudsî-Buhârî) Ey kulum! Emrettiğim…

devam oku

Farz-ı Ayn

Her müslümanın yerine getirmesi lâzım olan farz. Îmânı yâni Ehl-i sünnet îtikâdını, iyi ve kötü huyları öğrenmek farz-ı ayndır. Abdesti, guslü, namazı ve orucu ve haramları da, her müslümanın öğrenmesi farz-ı ayndır. (İmâm-ı Rabbânî)

devam oku

Farz-ı Kifâye

Müslümanların bir kısmının yerine getirmesi ile diğerlerinden düşen farz. Kur’ân-ı kerîmi dinlemek farz-ı kifâyedir ve okunmasından ve nâfile ibâdetlerden daha sevâbdır. (Halebî-yi Kebîr) Cenâze namazını kılmak, ölüye hizmeti ve san’at ve ticâret bilgilerini (ve bugünün silâhlarını yapmak ve kullanmak için fen bilgilerini iyi) öğrenmek farz-ı kifâyedir. (Yûsuf Sinâneddîn) Bir âyet…

devam oku

Fâsid

Bozan, bozuk. 1. Bir ibâdetin, bâtıl olması, geçersiz olması. Bâtıl. Namaz kılarken göğüs özürsüz olarak kıbleden çevrilirse, namaz hemen fâsid olur. (Halebî) Namazda konuşmak ve boğazından özürsüz öksürük gibi ses çıkarmak namazın fâsid olmasına sebeb olur. (Halebî) Oruçlu iken ve namaz kılarken boğaza yağmur, kar kaçsa, oruç da namaz da…

devam oku

Fâsid Bey

Aslı İslâmiyet’e uygun olup sıfatı uygun olmayan satış. (Bkz. Bey’) Fâsid bey aslında sahihdir, câizdir. Çünkü mütekavvim (kullanılması mübah ve kullanılabilir) olan malın satışıdır. Fakat sıfatı dîne uygun olmayıp sahih (geçerli) değildir. Semen (bedel) mütekavvim olmayınca veya mebîin (satılan malın) veya semenin m iktarı veya evsafı yahut veresiye satışta semenin…

devam oku

Fâsid İcâre

Aslı İslâmiyet’e uyduğu hâlde, sıfatı uygun olmayan icâre (kirâya verme). Bir mal dînen ve aklen nerede kullanılabilirse, o maksadla kullanmak için kirâya verilir. Kumaşı, ev ve mutfak eşyâsını, süs, gösteriş olarak bulundurmak için; evi, oturmayıp, köleyi, altını, gümüşü ve otomobili kullanmayıp, başkasına gösteriş yapmak için kirâ ile almak fâsid icâre…

devam oku

Berbehârî

Kerâmet sâhibi evliyâ zâtlardan ve Hanbelî mezhebinin meşhûr fıkıh âlimlerinden. İsmi, Hasan bin Ali Berbehârî, künyesi, Ebû Muhammed’dir. 847 (H.233) senesinde doğdu. 940 (H. 329)’da vefât etti. Hanbelî mezhebinde zamânının en meşhûr fıkıh âlimi idi. Berbehâr, Hindistan’dan getirilen bir baharatın ismidir. O zaman bunu getirtenlere berbehârî denilmiştir. Bu işle uğraşan…

devam oku