Fırka-i Nâciye

Kurtuluş fırkası. Cehennem’den kurtulacağı bildirilen fırka. İslâm dîninde doğru îtikâd üzere olanlar. Peygamber efendimiz ve Eshâbının ve bu büyüklere tâbi olan Ehl-i sünnet âlimlerinin yolunda bulunanlar (Bkz. Ehl-i Sünnet ve Cemâat). Ey mü’minler! Ehl-i sünnet ve cemâat denilen fırka-i nâciyenin yoluna sarılınız! Çünkü, Allahü teâlânın yardımı, koruması ve saâdete ulaştırması,…

devam oku

Fısk

Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymama, isyân, günâh. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Allahü teâlâ size îmânı sevdirdi, onu kalbinize yerleştirdi ve size; küfrü, fısk olan işleri ve isyânı çirkin gösterdi. (Hücurât sûresi: 7) Bir müslümanın evlâdı ibâdet edince kazandığı sevâb kadar, babasına da verilir. Bir kimse, çocuğuna fısk, günâh…

devam oku

Fıtr Bayramı

Müslümanların iki dînî bayramından birisi olan Ramazan bayramı. Fıtr bayramında, bayram namazından önce tatlı (hurma veya şeker) yemek, gusül abdesti almak, misvâk kullanmak (dişleri fırçalamak), en yeni elbisesini giymek, fıtrayı namazdan önce vermek, yolda yavaşca tekbir söylemek müstehabdır (dînen iyi ve güzel işlerdir). (İbrâhim Halebî)

devam oku

Fıtra

Fitre; ihtiyâcı olan eşyâdan ve borçlarından fazla olarak nisab (dinde zenginlik ölçüsü) miktârı malı, parası olan her hür müslümanın Ramazan bayramının birinci günü sabahı fakirlere vermekle yükümlü oldukları belli miktardaki buğday veya arpa yahut hurma veya kuru üzüm veya kıymetleri kadar altın veya gümüş. Buna sadaka-i fıtr veya fitre de…

devam oku

Fıtrat

1. Hilkat, yaratılış. El, ayak, göz, kulak, dil ve diğer âzâlar (organlar); kalbin emrinde ve hizmetindedir. Bu âzâlarda kalb dilediği gibi tasarruf eder (bunları kullanır) ve onları istediği yöne yöneltir. Bu âzâlar, fıtraten kalbe itâate (uymaya) mecbûrdur. Ona aslâ kar şı gelip, isyân etmezler. (İmâm-ı Gazâlî) 2. İslâmiyet’e elverişli yaratılış.…

devam oku

Fıtratullah

Allahü teâlânın dîni, İslâmiyet. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: O hâlde (Ey Resûlüm!) yüzünü hanîf (muvahhid olarak yâni tevhîd inancı üzere olduğun hâlde) dîne, fıtratullaha çevir ki, O, insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yarattığı bu dîni değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu (hak…

devam oku

Fidye

Bir şeyin yerine geçmek üzere verilen bedel. 1. Çok yaşlı ve hasta olan kimsenin tutamadığı oruç, ölüm hastalığına yakalananın kılamadığı namaz, vefât etmiş kimsenin namaz ve oruç borçları için ve hacda, ihramlının hastalık özründen dolayı ihramın bâzı yasaklarını işlemesine karşılık vermesi ge reken bedel. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu…

devam oku

Finâ

Şehir kenarı, büyük mezarlıklar (fabrika, mektep, kışlalar) ve kasabadakilerin harman yapmak, hayvan koşturmak, eğlenmek için devamlı kullandıkları yerler. Finâ ve kasabadakilerin kullandıkları deniz ve göl kısımları şehirden sayılır. Seferî sayılmak için buraları da aşmak lâzımdır. Finâ iki yüz metreden daha uzakta ise, veya arada tarla varsa şehirden sayılmaz. Böyle köyleri…

devam oku

Firâset

Allahü teâlânın, mü’minlere ihsân ettiği işlerin iç yüzüne vâkıf olma kuvveti. Mü’minin firâsetinden korkunuz. Zîrâ o, Allahü teâlânın nûru ile bakar. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, Taberânî) Mürşid-i kâmiller (rehber zâtlar), firâsetleri ile talebenin kâbiliyetini anlarlar. (Abdullah Ensârî) Harama bakmaktan gözünü muhâfaza edenin, kendini nefsin arzularına kapılmaktan koruyanın, sünnete uyarak zâhirini (dışını) süsleyenin,…

devam oku

Eş’arî

1. Ehl-i sünnet vel-cemâat yolunun iki büyük imâmından biri. Ebü’l-Hasen Ali bin İsmâil Eş’arî. 879 (H. 266) yılında Basra’da doğdu. 941 (H. 330) yılında Bağdâd’da vefât etti. İmâm-ı Eş’arî ve İmâm-ı Mâtürîdî, selef-i sâlihînin (ilk devir müslümanlarının) bildirdikleri îtikâd (îmân) bilgilerini açıklamışlar, kısımlara bölmüşler, insanların anlayabileceği bir şekilde yaymışlardır. İmâm-ı…

devam oku