Cemâleddîn-i Uşşâkî

Anadolu’da yetişen büyük velîlerden. İsmi Muhammed olup, künyesi Ebû Nizâmeddîn’dir. Uşşâkî Seyyid Muhammed Efendi diye de bilinir. Doğum târihi belli değildir. Edirne’de doğdu. Halvetiyye yolu büyüklerinden olup, Uşşâkîlik tarîkatında pîr-i sânî sayılır. 1751 (H. 1164) senesinde İstanbul’da vefât etti. Eğrikapı’da bulunan dergâhının avlusuna defnedildi. Cemâleddîn-i Uşşâkî, ilim ve edebi ilk…

devam oku

Cemâleddîn Ezherî

İslâm âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden. İsmi, Muhammed, künyesi Ebü’l-Hasan ve lakabı Cemâleddîn’dir. Mısır’da Câmi’ul-Ezher Medresesinde ilim tahsîlinde bulunduğu için, Ezherî diye nisbet edilmiştir. Daha çok Cemâleddîn-i Ezherî diye tanınır. Seyyid olup, nesebi Peygamber efendimizin torunu hazret-i Hüseyin’e dayanmaktadır. Şîrâz nâhiyelerinden Kalincâr’a bağlı Yenkenler köyünde doğup büyüyen Cemâleddîn-i Ezherî’nin doğum târihi…

devam oku

Celâlzâde Sâlih Çelebi

Osmanlı Devleti zamânında Anadolu’da yetişen Hanefî mezhebi fıkıh âlimi ve devlet adamı. İsmi Molla Sâlih bin Celâl er-Rûmî olup, meşhûr kâdılardan Tosyalı Celâl’in oğludur. 1493 (H.899) senesinde Volçitrin’de doğdu. Doğduğu zaman, babası Volçitrin kâdısı idi. 1563 (H.973) senesi Rebîulevvel ayında vefât etti. Celâlzâde Sâlih Çelebi, medrese tahsîlini tamamladıktan sonra, İstanbul’da…

devam oku

Celâleddîn-i Rûmî

Tanınmış büyük evliyâdan. Asıl adı Muhammed, lakabı Celâleddîn, ünvânı Mevlânâ’dır. Hüdâvendigâr, Sultân-ül-Âşıkîn, Sultân-ül-Mahbûbîn, Molla-yı Rûm ve Molla Hünkâr gibi lakapları da vardır. Babası, Sultân-ül-Ulemâ (Âlimlerin Sultânı) ismiyle meşhûr Muhammed Behâeddîn Veled hazretleridir. Soyu hazret-i Ebû Bekr’e ulaşır. Annesi sâlihâ ve evliyâ bir hanım olan Mü’mine Hâtun, İbrâhim Edhem hazretlerinin neslindendir.…

devam oku

Celâleddîn-i Devânî

İslâm âlimlerinin ve velîlerin büyüklerinden. İsmi Muhammed bin Es’ad es-Sıddîkî ed-Devânî, lakabı Celâleddîn’dir. Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk’ın neslinden olduğu için kendisine Sıddîkî denildi. 1429 (H. 833) senesinde İran’ın Kâzerûn şehrinin Devân nahiyesinde doğdu. 1502 (H.908) senesi Kâzerûn’da vefât etti. Celâleddîn-i Devânî ilk tahsilini Kâzerûn’daki Câmi-i Mürşid’de hadîs ilmi okutan babası…

devam oku

Cebe Ali

Mısır Memlüklülerinin meşhûr sultanı Kalavun’un hocası idi. İstanbul’un fethinde bulunmak için Anadolu’ya geldi. Bursa’da büyük velî Zeynüddîn Hafî hazretlerine talebe oldu. Gösterişe ve dünyâ malına zerre kadar değer vermezdi. Üzerine at çulundan bir cebe giydiği için ismi Cebe Ali kalmıştır. İstanbul’un fethinde orduda ekmekçibaşılık görevini yaptı. Çalıştırdığı fırından, hergün binlerce…

devam oku

Câkir El-Kürdî

Irak’ta yetişen büyük velîlerden. İsmi, Muhammed bin Düşem (veya Düsem) olup, lakabı Câkîr veya Câkbir el-Kürdî el-Geylânî’dir. Doğum târihi bilinmemektedir. Irak’ta Samerrâ’ya bir günlük mesâfede bulunan bir sahrâda yaşadı. Hanbelî mezhebi âlimlerinin büyüklerindendir. 1155 (H.550) senesinde yaşadığı yerde vefât etti. Vefâtı için başka târihler de rivâyet edilmiştir. Kabri, ziyâret edilmekte…

devam oku

Celâleddîn-i Hindî

Hindistan’ın büyük velîlerinden. İsmi, Muhammed olup babasınınki Mahmûd’dur. Aslen Kâzrûn şehrinden olduğu için, Kâzrûnî, Hindistan’da Pâni-püt şehrinde yerleştiği için Pâni-pütî, hazret-i Osmân soyundan olduğu için Osmânî nisbet edildi. Celâleddîn, Kebîr-ül-evliyâ, Kutb-i Rabbânî lakabları verildi.Hindistan’da Celâl Pâni-pütî diye tanındı. Yüz yaşından fazla ömür sürdü ve 1363 (H.765) yılında vefât edip, Pâni-püt…

devam oku

Esrar

Sırlar, gizli ve akıl ermeyen şeyler. (Bkz. Sır) Bâtın (kalb, rûh, hakîkat) ilmi, Allahü teâlânın esrârından bir sırdır. (Hadîs-i şerîf-Künûz-üd-Dekâik) Hak teâlânın bana ihsân eylediği esrârın tamâmını, Sıddîk’ın (hazret-i Ebû Bekr) kalbine akıttım. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât) Resûlullah’tan iki ilim edindim ki, birini beyân eyledim (açıkladım). Diğerini açıklasam öldürülürüm. O, esrâr ilmidir…

devam oku

Gazi

Allahü teâlânın dînini yaymak, din, nâmus ve vatanına saldıran düşmanı kovmak için savaştıktan sonra geri dönen müslüman. (Bkz. Mücâhid) Bir gâziye veya mücâhide yardım edeni, Cenâb-ı Hak mahşerde (gölge olmayan günde) gölgelendirir. (Hadîs-i şerîf-Tergîb-ül-İbâd) Ey mes’ûd ve bahtiyâr kardeşim! Amel ve ibâdet, niyet ile olur. Kâfirlere karşı savaşa giderken, önce…

devam oku