İctibâ Yolu

Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için peygamberlerin aleyhimüsselâm ve seçilmiş evliyâların yolu. Mürid değil, murâdlar ve mahbûblar yolu. Sevilenleri, çabuk ilerletme yolu. İctibâ yolunda riyâzetler çekmek (nefsin isteklerini yapmamak), kavuşmak nîmetine şükretmek içindir. (İmâm-ı Rabbânî) İctibâ yolunda kavuşmak, kavuşturulmak yolu ile hâsıl olduğu için sıkıntı ve meşakkat (eziyet) çok azdır. O’nun…

devam oku

İctihâd

İnsan gücünün yettiği kadar zahmet çekerek, çalışma. Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmemiş olan işlerin hükümlerini açıkça bildirilenlere benzeterek meydana çıkarma. (Bkz. Müctehid) Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, hazret-i Muâz bin Cebel’i, Yemen’e hâkim olarak gönderirken; "Orada nasıl hüküm edeceksin?" buyurunca; "Allahü teâlânın kitâbı ile" dedi. " Allah’ın kitâbında…

devam oku

İddet

Kocasının ölümüyle dul kalan veya talak (boşama) ve fesh (nikâhın bozulması) sebebiyle evlilik bağı çözülen kadının yeniden evlenebilmesi için beklemesi gereken zaman. İddet bekleyen kadınlar beş çeşittir: 1) Hâmile olup, kocası vefât eden kadının iddeti, çocuğu olunca biter. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: … Hâmile kadınların iddetleri ise…

devam oku

İdrâk

Bir şeyin aslını, mâhiyetini, hakîkatini bilmek, anlamak. Kur’ân-ı kerîmde, meâlen buyruldu ki: O’nu (Allahü teâlâyı) gözler (dünyâda) idrâk edemez. O ise, gözleri bilir anlar. O, ihsân sâhibi bilicidir. (En’âm sûresi: 103) İnsanı hayvandan ayıran, ilim ve idrâktir (Hâdimî) İnsanların hâlet-i rûhiyeleri (rûhî durumları) farklı oduklarından, idrâk ve fehmleri (anlamaları) da…

devam oku

İfâ

Yerine getirme. Hanımının ve çocuklarının haklarını îfâ etmiyenin namazları, oruçları kabûl olmaz (Borçları ödenirse de sevâb alamazlar). (Hadîs-i şerîf-Mürşîd-ün-Nisâ) Her sabah bir kere, "Allahümme mâ esbaha bî min ni’metin ev bi-ehadin min halkıke, fe minke vahdeke, lâ şerîke leke, fe lekel hamdü ve lekeş-şükr" demeli ve her akşam "mâ esbaha"…

devam oku

İfrât

Bir işte, sözde veya davranışta haddi aşma, pek ileri gitme, aşırı olma. Riyâ yâni gösteriş yapanlara karşı tekebbür etmek (kibirlenmek, büyüklenmek) câizdir. Kendinden aşağı olanlara karşı tevâzû göstermek (kendini onlarla bir görmek) iyi ise de, bunun ifrâta kaçmaması lâzımdır. (Muhammed Hâdimî) İfrat ve tefrît’in ikisi de kötüdür. Doğru ve en…

devam oku

İfrît

Cinlerin azgın, en zararlı, şerli, korkunç ve kuvvetli cinsi. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Cinden bir ifrit (Süleymân aleyhisselâma); " Sen makâmından kalkmadan ben onu (Belkıs’ın tahtını) sana getiririm. Ben buna karşı her hâlde güvenilecek bir kuvvete mâlikim" dedi. (Neml sûresi: 39) Hasen-i Basrî buyurdu ki: Bir gün…

devam oku

İfsâd

Bozmak, fitne, karışıklık çıkarmak, bozgunculuk yapmak. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Allahü teâlâ ifsâd edenleri sevmez. (Mâide sûresi: 64) Sarı sabır maddesi balı ifsâd ettiği gibi, kızgınlık da îmânı bozar. (Hadîs-i şerîf-Taberânî) Şâyet sen, insanların kusûrlarını ve gizli hâllerini araştırırsan, onları ifsâd etmiş ve ifsâdlarına sebep olmuş olursun.…

devam oku

İftâ

Fetvâ vermek, dînî bir mes’elenin hükmünü sözlü veya yazılı olarak bildirmek. (Bkz. Fetvâ)

devam oku