Kaim

Ayakta olan, uyanık olan, namaz kılan. Bir saatlik tefekkür (Allahü teâlânın büyüklüğünü, yarattıklarındaki hikmetleri düşünmek) bütün geceyi kâim olarak geçirmekten hayırlıdır. (Ebü’d-Derdâ)

devam oku

Kader

Allahü teâlânın ilm-i ezelîsi (başlangıcı olmayan ilim sıfatı) ile, ilerde olacak hâdiseleri ezelde (başlangıcı olmayan öncelerde) bilip takdîr etmesi; alın yazısı. (Bkz. Kazâ ve Kader) Kader, Allahü teâlânın bir sırrıdır. (Hadîs-i şerîf-İhyâ-u Ulûmiddîn) Kader, tedbîr ile sakınmakla değişmez. Fakat kabûl olan duâ, o belâ gelirken korur. (Hadîs-i şerîf-İhyâ-u Ulûmiddîn) Kader…

devam oku

Kadı

İslâm hukûkuna göre hüküm veren hâkim. Kâdılar üç kısımdır: Biri Cennet’te, ikisi Cehennem’dedir. Hakkı bilen ve ona göre hüküm veren kâdı Cennet’tedir. Hakkı bilen fakat ona göre hüküm vermeyen kâdı Cehennem’dedir. Bilmediği hâlde hüküm veren kâdı da Cehennem’dedir. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Mâce, Ebû Dâvûd, Tirmizî) Kâdı yerine oturunca, onun yanına iki…

devam oku

Kalender

İbâdetlerin görünmesine önem vermeyen, herkese tatlı söyleyerek kalb kazanmağa çalışan, farzları yapmaya dikkat eden ve dünyâya düşkün olmayan kimse. Kalenderler herkese tatlı söyleyerek, güler yüzlü davranarak kalb kazanmaya çalışırlar. Farzlara dikkat ederler. Dünyâya düşkün değildirler. Bunlar riyâ, gösteriş yapmadıkları için melâmilere benzerler. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî) Kalenderler zamanla bozulmuş, Allahü teâlânın…

devam oku

Kâmil

Tam, eksiksiz, olgun. Îmânı kâmil olanınız, ahlâkı güzel olanınızdır. (Hadîs-i şerîf-Müslim) Eğer îmânının kâmil olmasını istersen, kendini müslümanlardan yüksek görme. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Bir kişi îmânının kemâlini (olgunluğunu) isterse, kendine insâf versin (tevâzu üzere hareket eylesin) ve fakîr olduğu hâlde sadaka versin. Bu iki huy, îmânı,…

devam oku

Haydar

Arslan. Hazret-i Ali’nin lakablarından biri. Hayber’in fethinde bulunup büyük kahramanlıklar gösteren hazret-i Ali, yahûdîlerin meşhûr pehlivanı Merhab ile karşılaştı. Merhab kendini medheden sözler söyledikten sonra hazet-i Ali; "Ben oyum ki, anam bana Haydar adını takmıştır. Ben ormanların he ybetli görünüşlü arslanı gibiyimdir. Seni bir hamlede yere serecek er kişiyimdir" diye…

devam oku

Hürriyet

Hürlük, serbestlik. 1. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uyup, herkesin hakkını gözetmek. Hürriyet, başıboş kalıp, her istediğini yapmak demek değildir. (Ali bin Emrullah) 2. Maddî ve mânevî her türlü şeyin sevgisinden gönlünü kurtararak yalnız Allahü teâlâya kul olmak. Kim hürriyet isterse, Allahü teâlâya kulluğa sarılsın. (Hallâc-ı Mensûr) Hakîki hürriyet, kullukta…

devam oku

Hümeyra

Peygamber efendimizin, hazret-i Âişe vâlidemize verdiği lakab. Dîninizin üçte birini Hümeyrâ’dan öğreniniz. (Hadîs-i şerîf-Medâric-ün-Nübüvve) Âişe Sıddîka’nın radıyallahü anhâ fazîletleri, üstünlükleri sayılamıyacak kadar çoktur. Eshâb-ı kirâmın (Peygamberimizin sohbetinde bulunan müslümanların) fıkıh âlimlerindendi. Çok fasîh ve belîğ (güzel) konuşurdu. Eshâb-ı kirâma fetvâ verirdi. Âliml erin çoğuna göre, fıkıh bilgilerinin dörtte birini hazret-i…

devam oku

Huri

Allahü teâlânın îmân edenlere mükâfat olarak yarattığı, nasıl oldukları bilinmeyen Cennet kızı… Kızdığı zaman istediğini yapabilecek bir mü’min kimse, kızmazsa, Allahü teâlâ kıyâmet günü onu herkesin arasında çağırır; "Cennet’te istediğin hûrînin yanına git" der. (Hadîs-i şerîf-Et-Tâc) Cennet’e girdim. Bir köşk gördüm. İçinde bir hûri gördüm; "Sen kimin içinsin?" dedim. Ömer…

devam oku

Hüccet

1. Senet, vesîka, delîl, burhân. (Bkz. Delîl) Temizliğini tam yapıp, vakitlerine uyarak beş vakit namaza devâm eden kimseye o namaz kıyâmet gününde nûr, huccet ve delîl olur. Kim namazı zâyi ederse, Fir’avn ve Hâmân ile haşrolur. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel) Elli dört farzdan biri de Kur’ân-ı azîm-üş-şânı huccet, tutmak,…

devam oku