Kirâ

Bir malın, menfaatine yâni kullanılmasına karşılık olarak verilen ücret. Bir evin, bir iş yerinin veya herhangi bir mülkün, taşıt veya binek hayvanının, sâhibi tarafından faydalanılmak ve kullanılmak üzere belli bir ücret karşılığında bir müddet için başkasına verilmesi. (Bkz. İcâre) Kirâ müddeti bitince, mal sâhibi uzatmaz ise, kirâcı çıkar. Malı olduğu…

devam oku

Kirâmen Kâtibîn

İnsanların iki omuzunda bulunup, onların sevâb ve günâhlarını yazan iki melek. Hafaza melekleridir diyen âlimler de olmuştur. Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Hâlbuki üzerinizde gözetleyici, amellerinizi yazan (Allah indinde) Kirâmen kâtibîn melekleri vardır. (Ki onlar, hayır ve şerden) işlediklerinizi (yaptıklarınızı) bilirler. (İnfitâr sûresi: 10-12) Kirlenince çabuk gusl (boy)…

devam oku

Kîsâniyye (Keysâniyye)

Şiânın kollarından. Muhtâr bin Ebî Ubeyd es-Sekâfî’nin kurduğu bozuk fırka. Muhtâr bin Ebî Ubeyd es-Sekafî’nin bir adı da Keysân olması sebebiyle Keysâniyye denilmiştir. Bu fırkaya Muhtâriyye veya Bedâiyye de denir. Hazret-i Ali’nin oğlu Muhammed bin el-Hanefiyye’nin babasından sonra imâmetini (halîfeliğini) kabûl eden Keysâniyye fırkası, Allahü teâlânın bedâ (önceki hükmünü değiştirme)…

devam oku

Kisve

Giyecek. Nafaka vermekle vazîfeli kimsenin bakmakla mükellef bulunduğu kimselere te’min etmekle yükümlü olduğu giyecek. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: …Onların (annelerin) âdet olduğu şekli ile yiyeceği ve kisvesi; çocuk kendisinin olana (babaya) âittir. Kimse gücü yettiğinden fazlasıyla sorumlu tutulmaz. (Bekara sûresi: 233) Dînimizce nafaka; yiyecek, kisve ve oturacak…

devam oku

Ömr (Ömür)

Hayat, yaşama, yaşayış. İnsanın doğumundan ölümüne kadar geçen zaman. Kur’ân-ı kerîmde Allahü teâlâ meâlen buyuruyor ki: Herkesin ömrü ve ömürlerin kısalması hep yazılıdır. (Fâtır sûresi: 11) Allahü teâlâ ezelde insanları yaratırken; ecellerini, ömürlerini ve rızıklarını takdir etmiştir. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel) Kazâ-ı muallakı hiçbir şey değiştirmez. Yalnız duâ değiştirir…

devam oku

Örf

İslâm hukûkunun kaynaklarından; dînin ve aklın güzel gördüğü, beğendiği şey. (Bkz. Âdet) İslâm hukûkunun kaynakları iki kısımda mütâlaa edilir. Kitab (Kur’ân-ı kerîm), Sünnet (Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sözleri, işleri ve görüp de mâni olmadıkları hususlar), icmâ’ (bir asırda bulunan müctehid denilen âlimlerin bi r işte sözbirliği etmeleri) ve…

devam oku

Özr Sâhibi

Bir namaz vakti içinde yâni namaz vaktinin başından sonuna kadar, abdest alıp yalnız farzı kılacak kadar bir zaman, abdestli kalamayan yâni idrâr ve başka akıntılar gibi abdesti bozan şeylerden biri kendisinde devamlı mevcûd olup durduramayan kimse. İstihâzalı olan. Özür sâhibinin özrü, sonraki her namaz vaktinde bir kere biraz çıkınca özrü…

devam oku

Öfke

Kızma, sinirlenme, hiddet. (Bkz. Gadab) … Cennet, Allahü teâlâdan korkanlar için hazırlandı. Bunlar az bulunsa da, mallarını Allah yolunda verirler. Öfkelerini belli etmezler. Herkesi affederler. Allahü teâlâ ihsân edenleri sever. (Âl-i İmrân sûresi: 133) Kızdığı zaman öfkesini yenerek yumuşak davranan kimseyi Allahü teâlâ sever. (Hadîs-i şerîf-İsfehânî) Hiç kızmamak değil, öfkesini…

devam oku

Ömre (Umre)

Hac zamânı olan beş günden yâni Arefe ve Kurban bayramının dört gününden başka, senenin her günü ihrâma girip Kâbe’yi tavâf etmek, Safâ ile Merve arasında sa’y yapmak ve saç kazımak veya kesmek. (Bkz. Umre)

devam oku

Ömrî Hibe

Bir kimseye; "Ömrün boyunca evim senin olsun" diyerek yapılan hibe. Ömrî hibe câizdir. Hibe yapılan kimse vefât edince ev sâhibine, ölmüşse mîrâsçılarına verilir. (Abdullah Mûsulî)

devam oku