Ümmet

Topluluk, cemâat. Bir peygambere inanan tâbi olan insanlar. Bir dîne bağlı topluluğun tamâmı. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: (İbrâhim aleyhisselâmı dünyâda hayırlı, âhirette sâlihlerden) kıldığımız gibi, ey müslümanlar sizi (de) seçkin ve hayırlı bir ümmet kıldık ki, kıyâmet gününde peygamberlerin ümmetlerine vahyi tebliğ ettiklerine şâhidler olasınız, Peygamber de…

devam oku

Ümm-i Veled

Efendisinden (sâhibinden) çocuğu olan câriye, köle kadın. Ümm-i veled satılamaz ve hibe olunamaz. Efendisi vefât edince âzâd (hür) olur ise de, zevce gibi vâris olamaz. Oğlu ise, mîrâsçı ve hür olur. (M. Zihni Efendi)  

devam oku

Ümmîd (Ümîd)

Ummak, arzu, istek. Sebeblere yapıştıktan sonra iyi netice beklemek. (Bkz. Havf ve Recâ) Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Ey günâhı çok olan kullarım! Allahü teâlânın rahmetinden ümîdinizi kesmeyiniz. Allah günâhların hepsini affeder. O, sonsuz mağfiret ve nihâyetsiz merhâmet sahibidir. (Zümer sûresi: 53) Akıllı kendini murâkabe (kontrol) edip ölüm sonrası için…

devam oku

Üveysî

Üstâdı, hocası olsun olmasın, hayatta veya vefât etmiş bir büyüğün rûhâniyetinden istifâde ederek, terbiye görerek yetişen, olgunlaşan kimse. Bu şekilde yetişme yoluna üveysîlik denir. Üveysî olmak öyle yüksek bir mertebedir ki, o dereceye ulaşmak pek ender (az) olur. Veysel Karânî, Abdülhâlık Goncdüvânî, Behâüddîn-i Buhârî ve İmâm-ı Rabbânî hazretleri bu mertebeye…

devam oku

Ülü’l-azm

Şerîat sâhibi, yeni din getiren peygamberlerden altı tânesine ve en büyüklerine verilen ad. Bunlar; Âdem, Nûh, İbrâhim, Mûsâ, Îsâ ve Muhammed aleyhimüsselâmdır. Allahü teâlânın emir ve yasaklarını insanlara anlatırken çok sıkıntı çektikleri ve bu sık ıntılara sabr ettikleri için kendilerine bu isim verilmiştir. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:…

devam oku

Ümmet-i Dâvet

Kendilerine gönderilen peygambere inanmaya dâvet edilip de îmân etmeyen kimseler. Şimdi yeryüzünde müslümanlardan başka bütün insanlar ümmet-i dâvettirler. (Kâdızâde Ahmed Efendi)  

devam oku

Ümm-ül-kitâb

1. Muhkem âyetler. (Bkz. Muhkem Âyet) Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: (Habîbim!) Sana kitâbı indiren O’dur. O’ndan bir kısım âyetler muhkemdir ki bunlar Ümm-ül-Kitâbdır. (Âl-i İmrân sûresi: 7) 2. Levh-ül-Mahfûz. (Bkz. Levh-ül-Mahfûz) Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Allahü teâlâ ne dilerse (onu yapar. Bâzısını) mahfeder (vücûda getirmez, bâzısını da) vücûda…

devam oku

On İki İmâm

Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) Ehl-i beytinden (akrabâsından) olup, tasavvufun vilâyet yolunda en yüksek derecelere ulaşmış olan on iki büyük zât. Bunların hepsine birden Eimme-i İsnâ aşere de denir. On iki imâm; Ali bin Ebî Tâlib, Hasen, Hüseyn, Zeyne’l-âbidîn, Muhammed Bâkır, Câfer-i Sâdık, Mûsâ Kâzım, Ali Rızâ, Muhammed Cevâd…

devam oku

Oruç

İslâm’ın beş şartından biri. Fecrin (tan yerinin) ağarmasından yâni imsaktan güneş batıncaya kadar yimeği, içmeği ve cimâ’ı terk etmek. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Ey mü’minler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizin üzerinize de farz kılındı. Umulur ki oruç sâyesinde fenâlıklardan sakınırsınız. (Bekara sûresi: 183) Oruç bana…

devam oku