“Lâ ilahe illallah deyinceye kadar”

“Lâ ilahe illallah deyinceye kadar”

Bugün kendine bir iyilik yap!..

Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “Lâ ilahe illallah deyinceye kadar insanlarla muharebe etmeye emrolundum” buyurdu.    Tâceddîn el-Hamevî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh ve kelâm âlimidir. Suriye’de Hama’da doğdu. 577 (m. 1181) senesinde vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki: Saadet ağacı “La ilahe illallah” ağacıdır. Kim onu tasdik ile diker, ihlâs suyu ile sular, sâlih amel ile gözetirse, onun kökleri sağlam ve sabit olur. Hiçbir şey onu sarsamaz. Yaprakları yeşerir, meyveleri bol ve kat kat olur. Rabbinin izni ile, her zaman meyve verir. Bu ağacın meyvesi; gafletten uyanıklık, tövbe, zühd, vera, tevekkül, teslimiyet ve bâtınî güzel sıfatların hepsidir. Bu ağacı, tekzip ederek diktiğin, riya suyu ile suladığın, kötü ameller ve çirkin işlerle, ahdi bozmak ve emâneti gözetmemek sûretiyle onu zayi ettiğin zaman, onun kökleri sağlam ve sabit olmaz. Yaprakları yeşermez ve meyve vermez. Kökleri parçalanır. Kim bu ağaca sığınırsa, zafere erişir. Böyle yapmayan, hüsrana uğrar. Kim bu ağaca bağlanırsa, iki dünyâda mesut ve bahtiyar olur. Kim de buna bağlanmazsa, iki cihanda bedbaht olur. Bu ağacın dallarından bir dala yapışan kimseyi, bu dal, yüksek derecelere kavuşturur. ‘Lâ ilahe illallah’ öyle bir kelimedir ki, kendisine yapışan kurtulur. Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “Lâ ilahe illallah deyinceye kadar insanlarla muharebe etmeye emrolundum” buyurdu. ‘La ilahe illallah’ öyle bir kelimedir ki, Allahü teâlânın vahdaniyetini tanımayı sağlar. Onun meyvesi, Allahü teâlânın bir olduğunu ikrârdır. “Ey insanoğlu! Allahü teâlâ seni, tevhîdini bilmen için yarattı. Âlemdeki bütün her şeyi de, senin için yarattı.” Ve bunlar arasındaki hayvanları, bitkileri sana hizmetçi kıldı. Yer senin ikâmet etmeni sağlar. Melekler seni muhafaza eder. Güneş sana ışık verir. Hepsi senin için yaratılmıştır. Sen, sâdece Allahü teâlâyı bir bilip, O’na kulluk için yaratıldın, öyleyse bütün mahlûkât, Allahü teâlânın vahdaniyetini ve bir olduğunu kabul edip, bunu ikrâr için yaratılmıştır. Ey insanoğlu! Allahü teâlâ bütün eşyayı senin için yarattı. Seni de kendisi için yarattı. Sen ise, Allahü teâlânın senin için yarattığı şey ile meşgul oldun, nimetin sahibini unuttun. Sana gelen bağış ve lütuflarından faydalandın. Vereni hatırlamadın. Böylece nimetin şükrünü eda etmedin. Sana verdiği ihsân ve lütuflarının hürmetine riâyet etmedin. Nimet sahibine şükür, O’nun verdiği nimete teşekkür etmektir. Bu da, kendisine verdiği nimetten dolayı O’na senada bulunmakla olur…