Kur’ân-ı kerîmi geçim vâsıtası yapmak!..

Kur’ân-ı kerîmi geçim vâsıtası yapmak!..

Karaman temiz bir şehir

Para ile Kur’ân-ı kerîm ve başka şeyler okutmak harâmdır. Bu parayı fakirlere sadaka verip, sevâbını ölüye bağışlamalıdır.   Muhammed Makdisî hazretleri Hanbelî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 771 (m. 1369)’de Filistin’de Nablus’ta doğdu. 855 (m. 1451)’de Mekke’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki: Para ile Kur’ân-ı kerîm ve başka şeyler okutmak harâmdır. Bu parayı fakirlere sadaka verip, sevâbını ölüye bağışlamalıdır. Ücret ile yalnız Kur’ân-ı kerîm, din dersi öğretmek, imâmlık, müezzinlik câiz görülmüştür. Hâfız pazarlık etmeden, Allah rızâsı için hatim, cüz veya mevlid okursa, okutanın hediye ettiğini alması câiz olur. İtirâz ederse, aldığı harâm olur. Okutanın da az vermesi câiz değildir. Âlimlerimiz, (Hatim okutmak için, hâfıza, kırkbeş dirhemden az hediye vermek câiz değildir) buyuruyor. Ne kadar çok verirse, sevâbı o kadar çok olur. Kur’ân-ı kerîmi ücret ile okumak, bâtıldır, bid’attir. Dört halîfe zamanında, hiç kimse bunu işlemedi. Kur’ân-ı kerîm öğretmeye zaruret vardır. Mezâr başında, ücret ile Kur’ân-ı kerîm okutmak için ise zaruret yoktur. Hâkimlik gibi ibâdetleri, ücret şart etmeden kabul edip işe başlamalı, sonra işveren ne verirse almalıdır. Bu kadar para verirsen yaparım, vermezsen yapmam demek bâtıl olur, ücreti alması harâm olur. Hâfız, okumak için, çok veren ile az vereni ayırt etmemelidir. Ayırt ederse, para kazanmak için hâfız olmuş demektir. Bu ise harâmdır. Hâfızlar, Kur’ân-ı kerîm ve mevlid okumakla geçinmemeli. Bunları, para düşünmeden, Allah rızâsı için okumalıdır. İmâmlıkla, sanatla veyâ ticâretle geçinmelidirler. Kur’ân-ı kerîmi yazıp satanlar, bunu kitapçılık ticâretine âlet edenler, Kur’ân-ı kerîm öğretilmesine, okunmasına sebep olmak niyeti ile olursa, câiz ve sevap olur. Aldığı satış parası helâl olur. Fakat, böyle niyetin alâmeti vardır ki, mal oluş fiyâtına yakın, az bir kârla satmalıdır. Mu’âz bin Cebel “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerine, falanca, Kur’ân-ı kerîm yazıp satıyor dediklerinde, “Bu, Kur’ân-ı kerîm satmak değildir. Kâğıt ve işçilik ücreti istemektir. Kur’ân-ı kerîmi satmak demek, onu para ile, ücret ile öğretmektir” buyurdu. Kur’ân-ı kerîmi, okuyarak geçim vâsıtası yapmak için ezberleyen hâfızlar ve tecvîd ile okumayıp, tegannî ile okuyan hâfızlar, gerçekten hamele-i Kur’ân değildir. (Çok hâfızlar vardır ki, Kur’ân-ı kerîm, bunlara lanet eder) hadîs-i şerîfinde bildirilenlerden olurlar.