“Kulum beni nasıl zannederse…”

“Kulum beni nasıl zannederse…”


Resûlullah efendimiz Allahü teâlânın şöyle buyurduğunu bildiriyor: “Kulum beni nasıl zannederse öyle bulur. Kulum beni anınca, ben onunla beraber olurum.”   Abdurrahmân bin Mehdî hazretleri Tabiîn devrinin büyük hadîs âlimlerindendir. 135 (m. 752) senesinde Basra’da doğup, 198 (m. 815)’de orada vefât etti. Hadîs hafızıdır. Yüz bin hadîs-i şerîfi senetleriyle birlikte ezberlemiştir. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları: Resûlullah efendimiz (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem), “Allahü teâlâya yemîn ederim ki, benim gördüğümü görseydiniz, çok ağlar, az gülerdiniz” buyurdular. Eshâb-ı kiram o zaman “Ne gördünüz? Yâ Resûlallah!” dediler. Bunun üzerine Peygamber efendimiz “Cenneti ve Cehennemi gördüm” buyurdu. Sonra Resûlullah efendimiz imâm olduğu zaman, rükû’ ve secdeye kendisinden önce gitmelerinden, namazdan çıkmadan önce çıkmalarından onları menetti. “Ben sizi önümden ve arkamdan görürüm” buyurdu. Hazreti Âişe (radıyallahu anha) vâlidemiz, Peygamber efendimize namazda iken sağa sola dönmek hakkında sordu. Resûlullah efendimiz “O, kulun namazından şeytanın bir kapması ve çarpmasıdır” buyurdu. Peygamber efendimiz Allahü teâlânın şöyle buyurduğunu bildirdi: “Sâlih kullarım için, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hiçbir kimsenin aklına gelmeyen nimetleri hazırladım.” Resûlullah efendimiz Allahü teâlânın şöyle buyurduğunu bildiriyor: “Kulum beni nasıl zannederse öyle bulur. Kulum beni anınca, ben onunla beraber olurum. O bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir zıra (arşın) yaklaşırım. Bana bir zıra yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak yaklaşırım.” Resûlullah efendimiz diğer hadis-i şeriflerde buyurdular ki: “Bir kişilik yiyecek, iki kişiye, iki kişilik yiyecek, dört kişiye, dört kişilik yiyecek, sekiz kişiye yeter.” Necâşî vefât ettiği zaman, Peygamber efendimiz “Onun için Allahü teâlâdan mağfiret dileyiniz” buyurdu.  “Cennette bir ağaç vardır. Yolcu onun gölgesinde yürür, fakat yine bitmez, sona ermez. Meclislerinde (bulundukları yerde) Allahü teâlâyı zikreden bir topluluğu, Allahü teâlânın rahmeti kaplar. Onları melekler sarıp kuşatır. Allahü teâlâ onları, nezdindekilerin yanında över.” “Bütün çocuklar Müslümanlığa elverişli olarak dünyâya gelir. Bunları, sonra anaları, babaları Hristiyan, Yahudi ve dinsiz yapar.”