Kitap, Sünnet İcmâ ve Kıyâs

Kitap, Sünnet İcmâ ve Kıyâs

“Nerede benim oğlum?..”

Şer’î ilimlerin kaynağı Kitap, Sünnet, İcmâ’ ve bunlardan istinbât olunan (çıkarılan) Kıyâs’tır.   Fahr-ül-İslâm Pezdevî hazretleri Fıkıh ve kelâm âlimlerinin büyüklerindendir. 421 (m. 1030)’de doğdu. 493 (m. 1099)’da Buhârâ’da vefât etti. Fıkıh usûlüne dâir yazdığı kitapta buyuruyor ki: Şer’î ilimlerin kaynağı Kitap, Sünnet, İcmâ’ ve bunlardan istinbât olunan (çıkarılan) Kıyâs’tır. Kitap: Allahü teâlâ tarafından, Cebrâil isminde bir melek vâsıtasıyla Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimize Kureyş kabilesinin lügati, dili ile vahyedilen Kur’ân-ı kerîmdir. Kur’ân-ı kerîmin kelimeleri Arapçadır. Fakat bu kelimeleri yan yana dizen Allahü teâlâdır. Bu kelimeler Allahü teâlâ tarafından dizilmiş olarak âyet hâline gelmiştir. Cebrâil aleyhisselâm, bu âyetleri, bu kelimelerle ve bu harflerle okumuş, Muhammed aleyhisselâm da mübârek kulakları ile işiterek, ezberlemiş ve hemen Eshâbına okumuştur. Sünnet: Dinde takip edilen yola denir. Resûlullah efendimizin sözleri, yaptığı ve kaçındığı ve başkalarının yaptığını görüp beğendiği için menetmediği, yasak olduğunu bildirmediği şeylerdir. Kavli, fiili ve takriri sünnet olmak üzere üçe ayrılır. Sünnet, farz ve vâcib emirlerden sonra, Müslümanlardan edası, yapılması istenenlerdir. Peygamberimizin sözlerine “Hadîs-i şerîf denir. Dinde, Kur’ân-ı kerîmden sonra en kuvvetli senet, vesîka hadîs-i şerîflerdir. (Sünnet kelimesinin dînimizde üç manası vardır. Kitap ve sünnet birlikte söylenince; kitap, Kur’ân-ı kerîm, sünnet de hadîs-i şerîfler demektir. Farz ve sünnet denilince; farz, Allahü teâlânın emirleri, sünnet ise, Peygamberimizin (aleyhisselâm) sünneti yanî emirleri demektir. Sünnet kelimesi yalnız olarak söylenince bütün ahkâm-ı İslâmiyye demektir.) İcmâ: Her asırdaki adâlet ve ictihâd sahibi âlimlerin bir meselede söz birliği ile olur. İcma hüccettir, delîldir. İcma meselesinde, âlimlerin çokluğu veya azlığı önemli değildir. İcmâ, derece derecedir. En kuvvetli icmâ, Eshâb-ı kirâmın icmâıdır. Çünkü onda hilâf yoktur. Kıyâs: Dinde açıkça emir veya yasak edilmemiş işlerin hükümlerini, Kur’ân-ı kerîmde, hadîs-i şerîflerde ve icmâ-i ümmette açıkça bildirilen hükümlere benzeterek çıkarmaya denir. Bu kıyâsı, benzetmeyi yaparak, açıkça emir veya yasak edilmemiş işleri, açıkça bildirilenlere benzetilmelerini, Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde derin âlimlere emretmektedir. Bu benzetmeyi yapabilecek âlimlere “Müctehid” denir.