“İlim, senin için mal ve sermayedir”

“İlim, senin için mal ve sermayedir”

“Yakışır mı hiç delikanlılığa!”

“İlme sarıl. Çünkü sen muhtaç olursan, ilim senin için mal ve sermâye olur. Kimseye muhtaç olmazsan, ilim senin süsün olur.”     İbn-i Abdüzzâhir hazretleri fıkıh âlimi ve evliyânın büyüklerindendir. 638 (m. 1240)’de Irak’ta Kûs şehrinde doğdu. 701 (m. 1302)’de vefât etti. Bir dersinde ilim hakkında buyurdu ki:  Ali bin Ebî Tâlib “radıyallahü anh” “İlim, maldan hayırlıdır. Çünkü; malı, sen koruyacaksın. Fakat ilim seni korur. Mal sarf etmekle azalır, ilim sarf etmekle çoğalır” buyurdu. Yine Hazret-i Ali, “Âlim; gündüzleri oruçlu olduğu hâlde harb eden, geceleri de ibâdetle geçiren mücâhid âbidden daha üstündür. Bir âlimin ölümü ile İslâm âleminde bir gedik açılır. Açılan bu boşluğu, onun gibi yetişecek bir âlimden başkası dolduramaz” buyurdu. Ebü’l-Esved (radıyallahü anh) buyurdu ki: “Hiçbir şey ilimden üstün değildir. Çünkü sultanlar, insanlara hükmeder. Âlimler ise sultanlara hükmeder.” İbn-i Abbâs (radıyallahü anh) da buyurdu ki: “Süleymân aleyhisselâm, ilim ile mal arasında serbest bırakıldı. Süleymân aleyhisselâm ilmi seçti. Kendisine ilim ile beraber, mal ve mülk de verildi.” Abdullah İbn-i Mübârek’e; “Gerçek insanlar kimlerdir?” diye sorulunca, “Âlimlerdir” cevâbını verdi. “Hakîkatte sultanlar kimlerdir?” diye sorulunca, “Zâhidlerdir” dedi. “Sefil kimseler kimlerdir?” diye sorulunca, “Din kisvesi altında, dünyâ menfaati sağlayanlardır” diye cevap vererek, âlimlerden başkasını insandan bile saymamaktadır. Çünkü insanları hayvanlardan ayıran en büyük husûsiyet, akıl ve ilimdir, insan, insanlık şerefinin kendisiyle kazanıldığı husûsiyetlerle, gerçek insanlığını kazanabilir. Yoksa insan, kuvvetli olduğu için insan değildir. Eğer böyle olsaydı, deve ondan daha kuvvetlidir. Büyük olmakla da, insan, insan değildir. Çünkü fil ondan daha büyüktür, insanlık, kahramanlık ve cesâret ile de olmaz. Çünkü arslan daha cesurdur. Çok yemek ile de olmaz, çünkü öküzün karnı daha büyük ve daha oburdur. Bilakis insan, ilim için, Allahü teâlâyı bilmek için yaratılmıştır. Ahmed bin Kays, “İlim ile desteklenmeyen her izzetin sonu zillettir” buyuruyor. Hasen-i Basrî hazretleri buyurdu ki: “Hakîkî fakih, dünyâya kıymet vermeyip âhirete rağbet eden, hatâlarını görebilen, Rabbine ibâdette devamlı olan, şüphelilerden uzak duran, başkalarının herhangi bir şeyine zarar vermekten sakınan âlim zâttır.” Oğluna; “İlme sarıl. Çünkü sen muhtaç olursan, ilim senin için mal ve sermaye olur. Kimseye muhtaç olmazsan, ilim senin süsün olur” diye vasiyet etti.