İlim amelden, îmân ise ilimden öncedir

İlim amelden, îmân ise ilimden öncedir

Günahkâr bir kadının tövbesi

Bir şey bilinir, bundan sonra bu bilgiye uygun amel yapılır. Bunun için, ilim amelden önce gelmektedir. Fakat îmân böyle değildir, îmân, ilimden de öncedir…   Cüneyd-i Geylânî, Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin hocalarından olup, 451 (m. 1059)’da İran’da Geylân’da doğdu. 546 (m. 1151)’de Bağdad’da vefât etti. Cenâze namazını Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri kıldırdı. İlim ve fazileti hakkında buyurdu ki: İlim, pek yüksek bir kazançtır. Âlim, Allahü teâlânın isimlerinden bir isim, ilim ise sıfatlarından bir sıfattır. Fakat Allahü teâlânın ilmi, insanların ilmi gibi değildir. Aralarında sâdece isim benzerliği vardır. Çünkü insanların ilmi çalışmakla, başkasından öğrenmekle, düşünce ve tecrübe ile olmaktadır. Allahü teâlâ ise böyle şeylerden münezzehtir. O’nun ilmi ezelîdir. Yedi kat yerde ve yedi kat gökte ne varsa hepsini bilir. Hiçbir şey O’nun ilminin dışında değildir. Peygamberlerin ilmi de, çalışmakla, başkasından öğrenmekle elde edilmiş değildir. Onların bilgileri, Allahü teâlâ tarafından kendilerine bildirilmiş olup, diğer bütün insanların ilimlerinden farklıdır. İlim öğrenmek, her Müslümana farzdır. Bunda gevşek davrananların hiçbir mazereti kabul edilmeyecektir. Bir Müslümanın, kendisine lâzım olan din ve dünya bilgilerini en doğru bir şekilde öğrenip, bunları tatbik etmesi elbette lâzımdır, ilim öğrenmek nasıl ki mutlaka mühim ise, o ilmin doğrusunu öğrenmek de o derece mühimdir. Bir Müslümanın müslümanlığı, bunları bilip yapmakla tamam olur. Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); “İlim talep etmek, her Müslümana farzdır” buyurdu. Başka bir hadîs-i şerîfte de buyurdu ki:  “Din bilgisi öğrenmek, her Müslümana farzdır, öyleyse onu öğreniniz ve öğretiniz. Câhiller olarak ölmeyiniz.” Her Müslümanın, kendisine lâzım olan ilimleri öğrenmesi lâzım olduğu gibi, âlime de, ilmiyle herkese faydalı olmak için gayret etmesi lâzımdır. Kendisinden ilim talep edeni menetmesi uygun değildir. İlim, amelden öncedir. Bir şey bilinir, bundan sonra bu bilgiye uygun amel yapılır. Bunun için, ilim amelden önce gelmektedir. Fakat îmân böyle değildir, îmân, ilimden de öncedir. Peygamberler, insanları önce îmân etmeye, bunu kabul edenleri de, ilim öğrenip amel etmeye davet etmişlerdir.