Hazreti Cebrâil’in şükür namazı!..

Hazreti Cebrâil’in şükür namazı!..

Nakit yok ama arazi çok

Cebrâil aleyhisselâm yaratıldığı zaman kendine baktı. Hüsn-i cemâlinin ve nûrâniliğinin şükrânesi olarak otuz bin senede iki rekat namaz kıldı.   Dürrî Mehmed Efendi, Altmışikinci Osmanlı Şeyhülislâmıdır. Doğum yeri ve târihi kesin olarak bilinmemektedir. 1149 (m. 1737) senesinde İstanbul’da vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki: Melekler, gazâb-ı ilâhiden korktuklarından, her gün Arş’ı tavaf edip, ağlayıp sızlayarak Hak teâlânın gazabından yine O’na sığınırlardı. Hak teâlâ onlardan hoşnud olup, hâllerine acıdı ve; “Ey meleklerim! Sizler mağfiretimi ister misiniz?” buyurdu. Melekler; “isteriz yâ Rabbî! Biz bilmediğimiz işe karıştık. Affedip gadabından bizi emin eyle” dediler. Cenâb-ı Hak buyurdu ki: “Arş’ın altında bir nehir vardır. Ondan abdest alın.” Melekler o nehirden abdest aldılar. Allahü teâlâ onlara (Sübhâneke Allahümme vebihamdike eşhedü enlâ ilahe illâ ente estagfirüke ve etûbü ileyke) duasını okuyun” buyurdu. Melekler; “Yâ Rabbî! Bu amelin sevâbı nedir?” diye sordular. Allahü teâlâ; “Ellerin, ayakların, yüzlerin işlediği ve bilcümle bütün günahları, onunla af edip, temizlerim” buyurdu. Melekler; “Ey Rabbimiz! Bu ihsan bize mi mahsustur. Yoksa her kim bu ameli işlese mağfiretin ile müşerref olur mu?” dediler. Cenâb-ı Hak; “Bu amel, ümmet-i Muhammed’e mahsustur. Bu ümmetten bir kimse çok günahkâr olsa, abdest aldığı gibi, onu bütün günahlarından temizlerim ve Cennetime sokarım” buyurdu. Nakl olunur ki: Cebrâil aleyhisselâm yaratıldığı zaman kendine baktı. Hüsn-i cemâlinin ve nûrâniliğinin şükrânesi olarak iki rekat namaz kıldı. Namazı otuz bin senede edâ edip, dedi ki: “Yâ Rabbî! Benim gibi amel eden kulun var mıdır?” Allahü teâlâdan şu hitab geldi: “Yâ Cebrail! Ahir zamanda bir taife gelir. Az zamanda iki rekat namaz kılarlar. Kalp meşguliyeti ve çok eksiklerle kıldıkları o iki rekat namazı, senin kıldığınla değiş!” Cebrail aleyhisselâm; “Böyle ise nasıl değişeyim?” dedi. Bunun üzerine Allahü teâlâ buyurdu ki: “Senin hiçbir ihtiyâcın ve hiçbir mânin yok iken ibâdet ediyorsun. Bu kolaydır. Fakat onlar zayıf bünyeleri ile birçok mâniler ile ibâdet ederler. Bir taraftan çoluk-çocuk, bir taraftan mal toplama fikri, diğer taraftan da düşman ve şeytan ile cihâd ederler. Bütün bunları dinlemeyip namazlarını edâ ederler. Bunların sevabının fazla olması, ihsânıma ve hikmetime uygundur.”