Hani birbirimize söz vermiştik!

Hani birbirimize söz vermiştik!

Kıyamet günü mîzân kurulur

“Ondan kopan ellerim tutmuyor, ona bakan gözlerim başka kimseyi görmüyordu.”     Ne annem babam, ne onun anası babası istiyordu ilişkimizi… Ama biz deliler gibi seviyorduk birbirimizi… Dedi ki bir gün: “Kaçıp gidelim bu yerlerden… Seni kaçırsam benimle gelir misin?” “Hiç gözümü kırpmadan” dedim… Tutuştuk el ele, kuşlar gibi uçtuk… Peşimize düşecekleri umurumuzda olmadı. Birileri canımıza kasteder miydi bilmiyorduk. Bildiğimiz bir şey varsa birbirimizi deliler gibi seviyorduk. “Ölüyorum kızım senin için, ölüyorum” derdi bana… Ama asıl ben onun için ölüyordum, bilmiyordu… Sözleri hep “tatlım” diye çıkardı ağzından… “Aşkım” diye konuşurdu konuşurken… Evlenip bir yastığa baş koyduk davulsuz zurnasız, halaysız… Bizi birbirimize vermeyenler utansın dedik… Evlendikten bir zaman sonra işler tersine döndü. Bir huzursuzluk başladı aramızda… Ne o benim arzuma, ne ben onun istediğine “he” diyordum… Çok mu gelmiştik birbirimize?.. Derken çok kısa zaman sonra, sessiz sedasız düğünümüz yine aynı şekilde son bulmuştu… Bağırıp çağırmadan… Şiddet uygulamadan… Birbirimize hiç darılıp kırılmadan…  Dünyam kararmıştı. Ondan kopan ellerim tutmuyordu. Ona bakan gözlerim kimseyi görmüyordu… Dinlediğim şarkılar değişmişti… “Sen de bir gün unutursun” diyordum ama ben unutamıyordum. “Aşkım neredesin?” diyordum kendi kendime… “Hani birbirimize söz vermiştik?” O kim bilir şimdi neredeydi? Niye beni aramıyordu? İyi de ben niye hiç aramıyordum? Neydi bu içimizdeki bencillik… Neydi atamadığımız inat ve gurur?.. Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı… Ve bir gün…  O gün kader bizi yine karşı karşıya getirdi… Hiç beklenmedik bir anda göz göze geldik… Allah’ım bu anı anlatmam imkânsız… Bir mıknatıs gibi kenetlendi bakışlarımız… İçim bir hoş oldu… Ve elimizde ne varsa ikimiz de yere fırlatıp anlatılamaz bir hasret ve pişmanlık duygusuyla koştuk birbirimize… Birbirimizin boynuna sarılıp hiç konuşmadan hıçkırıklarımızı koyuverdik… Öyle ki birbirimizin omuzları gözyaşlarımızdan ıslandı. Ne benim konuşmaya ne onun konuşmaya takatimiz vardı. Ne de gerek vardı… Yağmur sonrası yayılan toprak kokusu gibi çektik birbirimizin kokusunu içimize… Ne gurur kalmıştı aramızda ne kibir… Gözyaşlarımız hepsini temizlemişti… Aradan yıllar geçti… Şimdi çoluk çocuk sahibiyiz… Mutlu bir evliliğimiz var… Seven unutamıyor gerçekten… Yeter ki sevsin…           Rumuz: “Seviyorum”-Ankara