Annemin tembihini dinlemeyince…

Annemin tembihini dinlemeyince…


“E her birimizin mekânları vardı kendimize göre… Takılıyorduk. Arada okulu ‘kırdığımız’ da oluyordu!..”     Gençlik yıllarımız, delikanlılık yıllarımız kontrolsüzlüğün zirvede olduğu yıllardır. Şimdi psikologları sosyologları dinlerken televizyonlarda çocuğa odaklı anlatımlar bana bir tuhaf geliyor. Çocuğu iyi anlamaktan söz ediyorlar. Bazı davranışlarına kontrollü izin vermekten söz ediyorlar. Çocuğuyla arkadaş olabilmekten, falan filan… Bana psikologlarımız kızmasın ne olur. Ben bir memur emeklisiyim… Bu tür görüşlerden önerilerden pek anlamam. Eğitimini filan da görmedim. Ama ben bizzat yaşadığım hayatımı bu köşeden paylaşmak istiyorum. Varın siz anlayın kültürümüzü, örf ve âdetlerimizi… Ortaokulu bitirmiş, liseli gençler olarak havalı bir şekilde -amiyane tabirle- mahallede bıçkın delikanlı ayaklarına yatmaya yeni adım atmıştık. E her birimizin mekânları vardı kendimize göre… Takılıyorduk. Arada okulu kırdığımız da oluyordu… Ve mekân dediğimiz yer mahallemizin kahvehanesiydi. Kahvehanede koca adamların oynadığı masalarda oyun kurmak, kâğıt oynamak sigara vb. tüttürmek hoşumuza gidiyordu. Bir gün iki gün derken keyfimize diyecek yoktu… Hayat zevkli ve neşeli geçiyordu… Benim annem Tekel’de çalışan işçiydi. Gündüz evde olmaz, akşama işten gelir evin yemeğini temizliğini vb. yetiştirmeye çalışırdı. Sabahleyin de yine servise biner işine giderdi. Babam da biraz ilgisiz veya vurdumduymaz mı desem, gamsız mı desem öyle bir tipti. Anemin sorusuyla şoke oldum cuma akşamı: -Bana bak, sen okula gitmiyor musun? Kahveye filan mı gidiyorsun? -Ne, nasıl yani anne? -Üzerin leş gibi sigara kokuyor. -Ya anne, sen neler konuşuyorsun öyle? -Ben sana söyleyeceğimi söyledim. Sakın ola bir daha aklından bile geçirme. Annem kesin ve kararlı olarak ihtarını yaptı ve konuyu kapattı… Ben de konuyu fazla takmadım doğrusu. Çünkü öyle arkadaş ortamının keyfinden bir cümlede vazgeçebilir miydim? Bir gün iki gün… Ben yine takıldığım yolda keyfe devam ediyordum… Aradan iki gün mü geçmişti ne… Kahvede masayı kurmuş takılıyorduk arkadaşlarla… Birden arkadaşın gözleri yuvalarından fırladı bana bakarak: -Nurettin annen geliyor oğlum… Elinde de kocaman bir sopa var… -Ne diyorsun sen? Bir baktım ki anam geliyor… O an ne yapacağımı şaşırdım… Beni saklayın ne olur?” deyip yerimden fırladım… Kalbim küt küt atmaya başladı… DEVAMI YARIN