Akıl, kıyâmetteki varlıkları anlamaz

Akıl, kıyâmetteki varlıkları anlamaz


Dünyadaki beden, yok olacak bir hâlde yaratıldı. Takrîben yüz sene dayanacak kadar sağlamdır. Cennetteki beden ise, sonsuz kalacak sağlamlıktadır.     Şemseddîn Küfeyrî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindedirn. 757 (m. 1356)’da Şam’ın Küfeyr köyünde doğdu. 831 (m. 1428)’de Şam’da vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki: Zâriyât sûresinin ellialtıncı âyetinde meâlen, (İnsanları ve cinni, bana ibâdet etmeleri için yarattım) buyuruldu. Bu âyet-i kerimedeki (ibâdet etmeleri için) ifâdesi, (beni tanımaları için) demektir. Yâni, Allahü teâlâyı tanımak, inanmak için yaratıldık. Bu da, îmanın altı şartı olan (Âmentü)nün manasına inanmakla olur. Bu altı şarttan beşincisi (Kıyâmet) gününe, yani öldükten sonra dirilmeye inanmaktır. Kıyâmet günü, bu beden tekrar var olacaktır. Fakat, Cennet nimetlerini, lezzetlerini yalnız bedenin lezzetidir zannetmek yanlıştır. Dünyada yükselmeye başlayan bir ruh, bedenden ayrılınca, kıyâmete kadar, her ân, yükselmeye devam eder. Cennette beden, sonsuz kalabilecek evsâfta dünyadakinden bambaşka özellikte var olacaktır. Ruh, bu ceset ile birleşerek kıyâmet hayatı başlayacaktır. Cennette, bedenin ve ruhun ayrı ayrı nimetleri, lezzetleri olacaktır. Yüksek olanlar, Cennette de ruhun lezzetlerine önem vereceklerdir. Ruhun lezzeti, bedenin lezzetlerinden kat kat ziyâde olacaktır. Ruhun lezzetlerinin en tatlısı, en yükseği de, Allahü teâlâyı görmek olacaktır. Yüksek insanların, âriflerin, dünyada iken, ruh Cennetine girmeleri, âhiretteki ruh lezzetlerinden bir kısmına kavuşmaları câizdir denildi. Bedenin Cennetine dünyada kavuşulamaz. Cennet lezzetleri, dünya lezzetleri gibi değildir. Hattâ, dünya lezzetlerine hiç benzemezler. Allahü teâlâ, Cennetteki lezzetleri, dünyada işiterek anlayabilmemiz için, dünyada onlara benzeyen lezzetler yarattı. Böylece, o lezzetlere kavuşmak için çalışmamızı emretti. Cennet lezzetlerinin tadını alabilmek için, önce acı, sıkıntı çekmek lâzım değildir. Çünkü, Cennetteki bedenin yapısı, dünyadaki gibi değildir. Dünyadaki beden, yok olacak bir hâlde yaratıldı. Takrîben yüz sene dayanacak kadar sağlamdır. Cennetteki beden ise, sonsuz kalacak, hiç yıpranmayacak sağlamlıktadır. Aralarındaki benzerlik, insan ile aynadaki hayâli arasındaki müşâbehet gibidir. İnsan aklı, kıyâmetteki varlıkları anlayamaz. Akıl, his organları ile duyulanları ve bunlara benzeyenleri anlayabilir. Cennet nimetlerini, lezzetlerini, dünyadakilere benzetmek, onlar üzerinde mantık, fikir yürütmek insanı, çürük, yanlış neticelere götürür.