“Allahım, kavmime hidayet eyle!”

“Allahım, kavmime hidayet eyle!”

Helal rızık bedene ve ruha şifadır...

Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Ben, lanetleyici olarak gönderilmedim. Ben, ancak (Hakka) çağırıcı ve rahmet olarak gönderildim.”   Muhammed Nakkâş hazretleri hadîs ve Hanbelî fıkıh âlimidir. İran’da İsfehân’da doğdu.  Yüzbin hadîs-i şerîfi râvîleriyle birlikte ezberleyerek, hadîs ilminde hafız oldu. 414 (m. 1023)’de vefât etti. Derslerinde buyurdu ki: Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), kendi nesebi ve asâletiyle ilgili olarak; “Allahü teâlâ, insanları yarattı. Beni insanların en iyi kısmından vücuda getirdi. Sonra bu kısımlarından en iyisini Arabistan’da yetiştirdi. Beni bunlardan vücuda getirdi. Sonra evlerden, ailelerden en iyisini seçip, beni bunlardan meydana getirdi. O hâlde, benim ruhum ve cesedim, mahlukların en iyisidir. Benim silsilem, ecdadım en iyi insanlardır. Övünmüyorum, hakîkati bildiriyorum. Hakîkati, bildirmek vazîfemdir” buyurdular. Kendisine eziyet eden müşriklere karşı dahî çok merhametliydi. Uhud gazâsında mübârek dişi şehid edilip, mübârek yüzünden yaralandığı zaman, Eshâb-ı kirâm çok üzüldüler ve dediler ki: “Yâ Resûlallah! Onlara bedduâ etmeyecek misiniz?” Peygamber efendimiz de:  “Ben, lanetleyici olarak gönderilmedim. Ben, ancak (Hakka) çağırıcı ve rahmet olarak gönderildim” buyurdular ve “Allahım, kavmime hidayet eyle. Çünkü onlar bilmiyorlar” buyurarak duâda bulundular. Hattâ bir defasında harpte, Eshâb-ı kirâmdan ayrılmış, bir ağacın altında istirahat buyuruyorlardı. Gavres İbn-il-Hâris adında bir müşrik, aniden O’nu öldürmek için gelip kılıcını çekti. Peygamber efendimizin başucunda durup, “Söyle bakalım, şimdi seni benim elimden kim kurtaracak?” dedi. Resûlullah efendimiz de, “Allahü teâlâ!” buyurdular. O ânda adamın elinden kılıcı düşüverdi. Peygamber efendimiz de kılıcı alarak ona, “Ya seni şimdi elimden kim kurtaracak?” buyurdular. O kimse çok korktu, titredi ve yalvarmaya başladı. “Ne olur beni öldürme! İntikamını alsan da, intikam alanların en hayırlısı sen ol!” dedi. Bunun yalvarmasına dayanamayan Peygamber efendimiz onu bağışlayıp salıverdi. Adam koşarak kavmine geldi, dedi ki: “Şu ânda, insanların en hayırlısı olan kimsenin yanından size geldim” dedi. Merhametlerinin çokluğuna delîl olan misâllerden birisi de; kendisini zehirleyen Yahudi kadını, itirâf ettikten sonra affetmesidir. Bilindiği gibi kadın, Peygamberimizi ve Eshâbını davet etmiş, kızartılmış zehirli koyunu önlerine koymuş idi. Önce Peygamber efendimiz yemeğe başlamış, et ağzında iken lisâna gelip: “Ben zehirliyim yeme!” diye ikazda bulunmuştu.