“Rabbimden üç şey istedim…”

“Rabbimden üç şey istedim…”

“Kültür satın alınmaz ki alasın!..”

“Ben yeryüzünün doğusunu batısını gördüm. Muhakkak benim ümmetimin mülkü yeryüzünden bana gösterilen yere kadar yayılacaktır!”   Abdurrahmân bin Yûsuf el-Cevzî hazretleri hadîs ve fıkıh âlimlerinden olup, meşhur âlim, Abdurrahmân Cevzî’nin torunudur. 606 (m. 1209)’da doğdu. 656 (m. 1258)’de Hülâgu’nun Bağdad’ı istilâsı sırasında şehîd edildi. Naklettiği bazı hadis-i şerifler: Sa’d “radıyallahü anh” hazretlerinden nakledilmiştir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz Medîne-i münevverede Benû Muâviye Mescidine teşrîf buyurdular. O mescidde iki rekat namaz kıldı. Biz de berâber kıldık. Uzun bir duâ etti. Sonra döndü ve buyurdu ki: (Rabbimden üç şey istedim. İkisini bana verdi. Birisinden beni menetti. Ümmetimi umûmi kıtlık ile helâk etmemesini istedim. Suda boğulmakla helâk etmemesini istedim. Bunları bana verdi.)”   “Muhakkak, benim havuzumun iki ucunun arası Île (Eyle) ile Aden arasındaki mesâfeden uzaktır. Eyle Kızıldeniz sahilinde bir beldedir. Oradan Aden’e birbuçuk aylık mikdârı yol olur. Muhakkak onun bardaklarının sayısı yıldızlardan çoktur. Bir kimse kendi havuzuna başkalarının develerinin girmesine nasıl mâni olursa, ben de ümmetimden başkalarını havuzumdan menederim.) Dediler, yâ Resûlallah, Siz bizi bilir misiniz? Buyurdular ki: (Evet sizi bilirim. Sizin için bir alâmet olur ki, başka ümmetlerde olmaz. Siz, yüzleriniz, elleriniz ve ayaklarınız, abdestin eserinden ak [nûrlu] olduğunuz hâlde gelirsiniz.)”   “Allahü teâlâ hazretleri yeryüzünü benim için küçülttü. Ben yeryüzünün doğusunu batısını gördüm. Muhakkak benim ümmetimin mülkü yeryüzünden bana gösterilen yere kadar yayılacaktır. Bana kırmızı ve beyâz (altın ve gümüş) olmak üzere iki hazîne verildi.) “Ben Rabbimden, ümmetimi umûmî kıtlık ile helâk etmemesini, eğer İslâm beldesinde kıtlık vâki olursa, az bir yerde olsun; istedim. Ve ırzlarına dokunmamaları için, nefislerinden başka düşman musallat etmemesini, istedim. Rabbim bana buyurdu: Yâ Muhammed! Muhakkak ben bir hükmetsem, elbette o reddolunmaz. Ben sana vaat verdim, ümmetin için ki, onları umûmî kıtlık ile helâk etmem. Onlar üzerine nefislerinden gayri, nefislerine dokunmasınlar diye düşman musallat etmem. Onlar birbiri arasında muhârebe ederlerse, onların düşmanları, onların kendileridir. Bazısı bazısını helâk eder. Bazısı bazısını esir eder.”