“Var git, işin sonunu gözle!..”

“Var git, işin sonunu gözle!..”

Günah işleyene nasihat etmek

Muhammed Çelebi Sultan, seyyit olup nesebi, yirmi üçüncü batında Hazret-i Hüseyin’e ulaşır. Bir ortağı vardı. Onun da çiftliğinde bir “değirmeni” vardı ki, bu değirmeni çalıştırarak geçimini temin ederdi. Köyün ileri gelenlerinden birinin de değirmeni vardı. Ama “insafsız” biriydi… Menfaatini düşünürdü. Sırf “düşmanlık” olsun diye birini gönderir, o kimsenin değirmeninin oluğuna “taş” koydurup çalışmasına mâni olurdu. Öbürü, bunun farkına vardı. Çelebi Sultana gitti. Ve onu şikâyet etti. Zulme uğradığını söylediyse de, adam bir türlü vazgeçmiyordu. Bir gün yine şikâyet edip çok mağdur olduğunu arz etti. Çelebi Sultan hazretleri az düşünüp “Ayruk etmesün” buyurdu. Başka söz söylemedi. Ve ayrılıp gitti… Şikâyette bulunan kimse bu sözden pek bir şey anlayamayıp, o zatın talebelerine dert yandı. Gençler sordular: “Hocamız ne dedi?” “Ayruk etmesün” dedi. Talebeler “Öyleyse tamamdır. Artık kurtuldun, var git işin sonunu gözle” diye teselli ettiler. O kimse değirmene gittiğinde, değirmenin yine çalışmadığını gördü. Su oluğunu yokladı. Taş var zannediyordu. Ancak taş yerine, bir “adam” vardı. Meğer o insafsız kimse, değirmenin su oluğuna taş bırakması için gönderdiği adam, taşı bırakırken “kendisi” oluğa düşmüş ve ölmüştü.