“Sizinle yalnız konuşmak istiyorum…”

“Sizinle yalnız konuşmak istiyorum…”


“Kadere inanmıyor musun? Bakın insanların değiştiremediği bir alın yazısı vardır…”   Teröre 14 askerini şehit veren yüzbaşı; kendini psikolojik olarak tedavi etmek isteyen doktora “sizden bir şey beklediğim yok” der, ben bir canavarım, yengemin beni buruya beni niçin getirdiğini de anlamadım.” Yenge araya girer, TİM komutanı olarak terör örgütüyle savaşırken yaşanan durumu anlatır. Yüzbaşı birden söze karışır: “Bir görseydin doktor hanım, aslanlarım bazıları olduğu yerde, bazıları ayağa kalkarken çam ağacı gibi yere yuvarlandılar, buna can mı dayanır?” “Peki siz onlara dinlenme talimatı verdiğiniz için mi üzülüyorsunuz?” “Hayır doktor hanım ben sadece bir canavar olduğuma üzülüyorum.” “Kadere inanmıyor musun? Bakın insanların değiştiremediği bir alın yazısı vardır. Bunun nice örnekleri vardır. Siz kendinizi sorumlu tutarak o çocuklara üzülüyorsunuz ama onların kaderini değiştirmek elinizde değildi. Onlara üzülmekle birlikte kendi kurtuluşunuza da sevinmeniz gerekir…” Yüzbaşı “sevinmeniz gerekir” sözü üzerine şaşırır. Doktor sanki içini okumuş gibidir. Nefesi tutulur. Neden sonra mırıldanır: “Sizinle yalnız konuşmak istiyorum…” Yengesi hemen dışarı çıkar. Yüzbaşı çok gizli bir şey söylüyormuş gibi tedirgin ve kısık sesle: “Doktor Hanım, der. O 14 delikanlının ölümüne çok üzülüyorken nedendir bilemiyorum içimde içten içe bir duygu hayatta kalmanın buruk bir sevinci var. Bu nedenle kendimden utanıyorum.” “Hayır işte size anlatmak istediğim bu. Doğru olan o erlerin ölümüne çok üzülüyor olmak ama bir insan olarak kendi kurtuluşunuza da sevinebilmektir. İyice düşünün, bu gerçeği anlayacaksınız.” Bayan doktor son bir örnek verir. “Aynı sizin gibi bir genç kız da bana aynı şikâyetlerle gelmişti. Dört kız arkadaşıyla birlikte lisenin bahçesinde konuşurlarken, bir saldırganın rastgele ateş açması sonucu üç arkadaşı oracıkta ölürken kendisini yere atarak kurtulur. Ama o da aynı sizin gibi kendisini canavar kabul ederek bir süre hastanede yatar. Kızcağız tedavi gördükten sonra karşılaştığı bu psikolojiden kurtularak taburcu edildi.” Yüzbaşı duyduklarına hem şaşırmış hem rahatlamıştır. O şehitleri elbette unutmaz ama hayatta kaldığına da kahrolmaz. Yengesiyle birlikte Serik’e, haksız yere kalbini kırdığı hâkimden özür dilemeye gider.              Ali Rıza Cemeroğlu-E. Cumhuriyet Başsavcısı/Bursa