Siz değerli insanları hatırlayınca

Siz değerli insanları hatırlayınca

Ateş düştüğü yeri yakıyor!..

“Bu hatıramı okuyup bu mağdur ailenin sevinmesine vesile olacağınızı ümit ediyorum.”   On bir çocuğu olan bir ailenin içinde bulunduğu zorlukları aşmak için verdiği uğraşın şahidiyim. Kendimden de bahsedeceğim uzun soluklu bir romana benzeyen bu anlatımım düşündürücü olmakla beraber yine de sizlerden ümitle yardım bekleyen cümlelerle dolu olacaktır. Kendim 1998 yılında Karabük Demirçelik fabrikalarında Sağlık Müdürlüğünden emekliyim. Sözünü ettiğim bu mağdur aile bir buçuk sene evvel de Artvin’in Hopa ilçesinde yaşanan sel afetinde büyük zarar görmüştü. Kirada oturdukları ev tamamen sele gitti. Kaymakamlık sağ olsun bu duruma müdahale ederek bir senelik kira ve yiyecek yardımı yaptı. Tabii nüfus kalabalık olunca ve günde 12-13 ekmek harcandığı göz önüne alındığında hâlâ zor durumdalar. Ailenin erkeğinin işi yok. Odun kesiyor, çay zamanı yardım ediyor, eşi ise evlere temizliğe giderek aile bütçesine yardım ediyor. Bir tanesi lisede kız çocuğu, diğerleri ilköğretimde çeşitli sınıflarda erkek çocukları. Ben de bir katkım olsun diye ramazan ayında zekât ve fitre vererek sevindirdim. Ama bunların kâfi gelmeyeceğini bildiğim için “bu aileye daha başka nasıl yardım yapılabilir?” diye düşünürken siz değerli insanları hatırlayınca içimdeki sevinçle bu mektubu yazmaya karar verdim. Kendim 72 yaşındayım. İki evli kızım ve şu anda 28 yaşına giren engelli bir oğlum var. Dertsiz kul yok. Oğlum, Safranbolu İlköğretim Okulu 4. Sınıfa giderken bir öğleden sonra matematikten sözlüye kalkıyor. Ayakta iken birden topallayıp yere yığılıyor. O anda sol bacağından sakat kalıyor ama biz bilmiyoruz. O gün de ben emeklilik işlerimi yaptırıyordum. Okul müdürü ve öğretmenler ambulans çağırarak oğlumu Karabük Devlet Hastanesine götürüyorlar. Haberi alır almaz ben de gittim. Ortopedi doktoru muayene etti. Tedavi edemediği gibi teşhis de koyamadı. Ankara’da bulunan Dışkapı Sosyal Sigortalar Hastanesine sevk ettiler. Burada da netice alamayınca Hacettepe Numune Hastanesine, oradan Başkent Hastanesine; daha sonra Samsun Devlet Hastanesine, Eğirdir Kemik Hastalıkları Hastanesine ve en son Aydın’da bulunan Süleyman Demirel Üniversitesine muayeneye gittik. Ne sıkıntılar yaşadık, ne masraflar yaptık ama hiçbir yerde çocuğum tedavi edilemedi… DEVAMI YARIN