Irak evliyasından Mekârim en-Nehr hazretleri, bir gün cehennem azabını anlatıyordu. Herkes korkup ağlamaya başladı! Lâkin orada Müslüman olmayan “yabancı biri” vardı. O, hiç umursamadı. Ve asla etkilenmedi. Kendi kendine “Bu, bir korkutmadır! Yoksa gerçekten kimseyi yakacak bir ateş değildir” diye düşündü… Büyük veli bunu sezdi. Ve ona, mânâsı “Onlara, Rabbinin azabından ‘bir kıvılcım’ dokunsa, elbette ‘vây hâlimize, biz zalimlerden olmuşuz’ derler” olan âyet-i kerimeyi okudu… O an garip bir şey oldu… İnkârcının rengi soldu. Titremeye başladı ve “İmdat, imdat!” diye bağırdı. O anda adamın burun deliklerinden “siyah dumanlar” çıkıyordu. O, bunu gördü. Ve çok korktu! Büyük zat bu defa “Duhan” suresinden, mânâsı; “Ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır, şüphe yok ki biz müminlerdeniz” olan âyet-i kerimeyi okudu… Adam rahatladı… Korkusu kalmadı. Sonra ayağa kalkıp Mekârim hazretlerinin ayaklarına kapandı ve îman edip hâlini şöyle anlattı: “Sizin anlattıklarınızı inkâr edince içimde bir ‘ateş koru’ hissettim. İçim ‘duman’ doldu. Boğulacak gibi oldum. O sırada ‘İşte bu, yalanladığınız ateştir, yoksa siz inkâr mı ediyorsunuz’ mealindeki âyeti işittim. Sayenizde kalbim açıldı ve imân etmekle şereflendim.”
“Yâ Rabbî! Bizden azabı kaldır”
“Yâ Rabbî! Bizden azabı kaldır”