Allahü tealaya imandan sonra…

Allahü tealaya imandan sonra…

Kaza ve kader bilgisini anlamak...

Allahü teâlâ, Zâriyât sûresi 56. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruyor ki: “Ben, insanları ve cinleri, ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım.”   İbn-i Ahmed Mâşâde hazretleri İran’da İsfehan’da yetişen fıkıh âlimlerindendir. Doğum târihi bilinmemektedir. 571 (m. 1175)’de vefât etti. Mâşâde hazretleri bir dersinde buyurdu ki: Biliniz ki, mükellef olan kimseye ilk ve birinci lâzım olan şey; Allahü teâlâya inanmaktır, bilmektir. Zira yaratan, şekil ve rızık veren O’dur. Nitekim Allahü teâlâ, Mü’min sûresi altmışdördüncü âyet-i kerîmesinde meâlen buyurdu ki; “Allahü teâlâ sizi tasvir etti (şekillendirdi) ve şekillerinizi güzel kıldı. Sizi, helâl, leziz ve temiz yiyeceklerle rızıklandırdı. İşte (şekil veren ve rızkı yaratan) Rabbiniz Allahü teâlâdır.” Allahü teâlâyı, kendisini tavsif ettiği, bildirdiği gibi bilmek lâzımdır. Allahü teâlâ, İhlâs sûresinde meâlen buyuruyor ki: “(Yâ Muhammed! Sana Allahü teâlâdan suâl edenlere) de ki, Allahü teâlâ birdir. (Şeriki ve nazîri yoktur.) Allahü teâlâ Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır. O, hiçbir şeye muhtaç değildir. Büyüklük O’nda nihâyet bulmuştur. Bütün sıfatlarında kâmildir. Dâim ve bâkidir. Her ayıptan münezzehdir.) O, doğurmadı ve doğrulmadı. (Ana ve baba olmadı. Kimseden doğmadı.) Hiçbir şey O’na yakın ve denk olmadı. Nisa sûresi 171. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruldu ki, “Allahü teâlâ ancak bizzat ilâh ve ehaddir (Birdir). Çocuğu olmaktan münezzehtir.” Şûra sûresinin onbirinci âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruldu ki; “… O’nun benzeri (misli dengi) yoktur…” Mükellef olan kimse Allahü teâlâya îmândan sonra, Allahü teâlânın meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhıret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allahü teâlâdan geldiğine inanmalı, peygamberler arasında fark gözetmemeli, hepsinin Allahü teâlânın peygamberi olduğunu kabul edip inanmalıdır. Mükellef olan kimse bunları yaparsa, onun Müslüman olduğuna hükmedilir. Bundan sonra lâzım oldukça, sırası geldikçe, ibâdet bilgilerini öğrenmek ve yapmak gelir, îmân bilgilerini öğrendikten sonra, kendisine lâzım olan ibâdet bilgilerini öğrenmek ve bunlara uygun amel etmek elbette lâzımdır. Allahü teâlâ, Zâriyât sûresi 56. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruyor ki: “Ben, insanları ve cinleri, ancak bana ibâdet etsinler (ve beni bilsinler) diye yarattım.”