Kıyamet günü mîzân kurulur

Kıyamet günü mîzân kurulur


Kıyâmet günü, amelleri, işleri ölçmek için, bilmediğimiz bir “Mîzân” bir ölçü âleti, bir terazi vardır ki; dünyâ terazilerine benzemez!..   Ebü’l-Hattâb Kelvezânî hazretleri Fıkıh ve kelâm âlimidir. 432 (m. 1041)’de Bağdad’da doğdu. Kâdı Ebû Ya’lâ’dan fıkıh ilmi tahsil etti. Fıkıh ilminde vaktinin İmâmı, asrının en büyüklerinden oldu. İnsanlara ilim öğretti. Fetvâ verdi.  510 (m. 1116)’da vefât etti.  Bu mübarek zat, bir dersinde buyurdu ki: Öldükten sonra, yine dirilmeye inanmak lâzımdır. Kemikler, etler çürüyüp toprak olduktan sonra, hepsi yine bir araya gelecek, rûhlardan bedenlerine girip, herkes mezardan kalkacaktır. Bunun için, bu zamana “Kıyâmet günü” denir. Bütün canlılar, “Mahşer” yerinde toplanacak. Her insanın amel defterleri uçarak sahibine gelecektir. Sâlihlerin, iyilerin defteri sağ tarafından, fâsıkların, kötülerin arka veya sol tarafından verilecektir. İyi ve kötü, büyük ve küçük, gizli ve meydanda yapılmış olan her şey defterde bulunacaktır. “Kirâmen kâtibîn” meleklerinin bilmediği işler bile, azânın haber vermesi ile ve Allahü teâlânın bilmesi ile ortaya çıkarılacak, her şeyden suâl ve hesap olunacaktır. Mahşerde, Allahü teâlânın dilediği her gizli şey meydana çıkacaktır. Meleklere; “Yerlerde, göklerde neler yaptınız?”, Peygamberlere (aleyhimüsselam); “Allahü teâlânın hükümlerini kullara nasıl bildirdiniz?” herkese de; “Peygamberlere nasıl uydunuz, sizlere bildirilen vazîfeleri nasıl yaptınız? Birbiriniz arasında bulunan hakları nasıl gözettiniz?” diye sorulacaktır. Mahşerde, îmânı olup, ameli ve ahlâkı güzel olanlara mükâfat ve ihsânlar olacak, kötü huylu, bozuk amelli olanlara ağır cezalar verilecektir. Allahü teâlâ, adâleti ile, bazı küçük günahlar için de azap yapacak, dilediği mü’minlerin büyük ve küçük bütün günahlarını, fazlı ile, ihsânı ile affedecektir. Şirkten ve küfürden başka, her günahı dilerse affedecek, dilerse, küçük günah için de azap edecektir. Müşrik ve kâfir olarak öleni hiç affetmeyeceğini bildirmektedir. Kıyâmet günü, amelleri, işleri ölçmek için, bilmediğimiz bir “Mîzân” bir ölçü âleti, bir terazi vardır. Dünyâda yapılan işler, sözler, düşünceler, bakışlar, orada şekil alarak, iyilikler parlak, kötülükler karanlık ve iğrenç görünüp, bu terazide tartılacaktır. Bu terazi, dünyâ terazilerine benzemez. Ağır tarafı yukarı kalkar. Hafif tarafı aşağı iner denildi. Âlimlerin bir kısmına göre, çeşitli teraziler olacaktır…