“Peygamber efendimizin kabrini aç!”

“Peygamber efendimizin kabrini aç!”

Şimdi neye ihtiyaç var?

Tâbiinin büyüklerinden Kâsım bin Muhammed (rahmetullahi aleyh), çok alçak gönüllü idi. Bir gün bir “köylü” geldi. Huzuruna girdi… Ve “Sen mi daha çok biliyorsun, Salim bin Abdullah mı?” diye sordu. O da “Salim çok iyidir” dedi. Başka şey söylemedi. ● ● ● Kâsım bin Muhammed hazretleri şöyle anlatıyor: Resulullah Efendimizin Eshabından birinin gözleri “kör” oldu. Ziyarete gittiler. Sebebini sordular. O da cevabında; “Ben, bu gözlerle Sevgili Peygamberimizin güzel yüzünü görmekle şerefleniyordum. O, şimdi yok… Allah’a yemin ederim ki Yemen’de, Tübâle beldesinin geyiklerinden birinin güzel gözlerini verseler, artık istemem” dedi. ● ● ● Kâsım bin Muhammed hazretleri diyor ki: Bir gün halam Hazret-i Âişe’nin yanına vardım. Ona “Ey Anacığım! Bana, Peygamber Efendimizin kabrini aç” dedim. “Peki açayım” dedi. Ve hücre-i saadeti açtı. Üç kabir gördüm. Pek yüksek değillerdi. Yerle beraber de değillerdi. Peygamberimizin kabr-i şerifi, hepsinden ilerideydi. Hazret-i Sıddık’ın başı, Fahr-i Kâinat’ın mübarek sırtı hizasında; Hazret-i Ömer’in başı, Resulullah’ın ayağı hizasındaydı.