Kayyum-i Zaman’ın halifelerinden Sufi Abdüllatif-i Kabili anlatır: Üstadım Kayyum-i Zaman Muhammed Sıbgatullah hazretlerini çok görmek istiyordum. Bir gün arzum şiddetlendi… Yerimde duramıyordum. Ancak ben Kabil’deydim, O ise Serhend şehrindeydi. Birden hatırıma geldi ki, yüksek babası Muhammed Masum hazretleri, bir talebesinin daveti üzerine “bir anda” Serhend’den Kabil’e gelmişti. Bunu hatırladım. Hocam da büyük veliydi. Tam babası gibiydi. O da gelebilir ve bu zavallı âşığı şereflendirirdi. Bu lütuf, onun kereminden beklenir, diye düşündüm… Bu düşünce içinde çarşıya doğru gidiyordum ki birden hocamı gördüm. Gülerek geliyordu… Ellerine kapandım. Hürmetle öptüm. O da benim alnımdan öptü. Ayaküstü bir müddet sohbet ettik, sonra gözden kayboluverdi…” ● ● ● Bir gün bazı gençlere “Kendinize, Peygamber Efendimizi örnek alın. Çünkü Onun her sözü, her hâli İslâmiyet’tir” buyurdu. Gençler dinliyordu. O ise devam etti ve; “Onun herhangi bir sözüne, hatta oturuşuna, kalkışına, bakışına itiraz etmek, ‘küfür’dür. Çünkü O, açık duran bir Kur’ân-ı kerimdir. Kur’ân-ı kerimin yaşayan şeklidir. Cenâb-ı Hakk’ın razı olmadığı bir söz, bir fiil, bir hareket ve bir bakış, Onda olmaz” buyurdu.
“Onun her hâli İslâmiyet’tir”
“Onun her hâli İslâmiyet’tir”