Bu dert beni öldürecek!..

Bu dert beni öldürecek!..

Bu ümmetin en üstünleri

“Üç olan kardeş, nüfusta ikiye inmiş. Yani Türk vatandaşlığından çıkartılan Erdal’ın nüfusu da kayıttan silinmiş.”   Hani bir yanık türkü vardır… “Bu dert beni öldürecek/Açar iken solduracak…” diye içli içli söylenir… Okumaya gittiği Viyana’da İsveçli kızla evlendi diye askerliğini yedek subay yerine er olarak yapacağını bildiği için askere gelmek istemeyen Erdal vatandaşlıktan çıkartılınca kahroluyor… Ağabeyi ve ablası, annesi ve babası burnunda tütmeye başlıyor… Lakin ne kadar istese de ne kadar ah etse de Türkiye’ye gelemediği için onları bir daha dünya gözüyle göremiyor… Babasının ve annesinin ölümlerinde de bulunamıyor. Çünkü geldiği takdirde tutuklanıp hapse atılacağını düşünüyor. Bu kadar üzüntü, bu keder, bu stres Erdal’ı hasta ediyor. “Duvarı nem insanı gam yıkar” derler ya… Bu kahır ile Erdal yemeden içmeden kesiliyor… Çok sürmüyor bu dert onu iflah etmiyor ve yataklara düşürüyor… Doktorlar bu amansız derdin kanser olduğunu açıklıyorlar… Erdal üzüntü ve kahrından, tedavisi olamayan kanser hastalığına düçar oluyor… Kısa bir süre sonra da vefat ediyor… Erdal’ın ölümünden sonra ben bu ailenin telefon tercümanı oldum. Aile, İsveçli yengeleri ve yeğenleri ile ilişkilerini, her Türk vatandaşı gibi sürdürmek istiyordu. Erdal vefat etse bile çocuklar onun çocuğuydu. Eşi de yengeleriydi… Doğal olarak ben İsveçli yenge ve çocuklar ile ailenin telefon konuşmalarını İsveççe bildiğim için tercüme ediyordum. Böylelikle de ailenin bazı sırlarını istemeden öğrenmiş oluyordum. Şimdi asıl ibretlik konumuza geçebiliriz. Erdal’ın annesi de ölünce, annenin İstanbul’da yaşadığı çok kıymetli ev satışa çıkarıldı. Veraset ilamı alınmak için müracaat edildi. Veraset ilamı alınınca bir de ne görsünler? Üç olan kardeş, nüfusta ikiye inmiş. Yani Türk vatandaşlığından çıkartılan Erdal’ın nüfusu da kayıttan silinmiş. Yani Erdal Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre yok… Bu ailenin böyle bir çocuğu yok… Öldü filan değil… Yok hükmünde yani… “Böyle bir şey Katanga’da olabilir ama Türkiye Cumhuriyetinde nasıl olur?” diye düşünebilirsiniz.  Ama bu olay gerçekti ve Türkiye’de yaşanmıştı… Erdal’ın kardeşi ile ablası Türkiye’deki anneden kalan evi sattılar. Bu satıştan ellerine bir hayli para geçti. Geçti ama karşılarına önemli bir problem çıktı!.. DEVAMI YARIN