Devlet aşktan ne anlar!

Devlet aşktan ne anlar!

Bu dert beni öldürecek!..

“Erdal, Viyana’da okurken İsveçli bir kızla tanışıyor ve İsveç’e taşınıp orada evleniyorlar…”   İsveç’ten Türkiye’ye taşınınca, Lara Bölgesi’ndeki evimize yakın eğitimli ve düzeyli bir komşumuz oldu. Lara, Antalya’nın güneydoğusunda Türkiye’nin en uzun kumsalı olan Muratpaşa ilçesine bağlı bir bölgedir. Bu komşumuz banka müdürlüğünden emekliydi. Hanımı ise tam anlamıyla bir İstanbul Hanımefendisiydi. Pırlanta gibi üç de çocukları vardı. Bu hanımefendinin erkek kardeşi yıllar önce Viyana’ya üniversitede okumaya gidiyor. Erdal diyelim bu gencin adına isterseniz. Erdal, Viyana’da okurken İsveçli bir kızla tanışıyor ve İsveç’e taşınıp orada evleniyorlar. Bu evlilik ile hayatının en büyük hatasını (!) yapıyor ve âdeta kendi idam ipini kendi elleri ile boğazına doluyor. Nasıl olur diyeceksiniz belki. Bakın şöyle oluyor… Bu Erdal’ın tecilli de olsa bir zaman sonra askerlik celp tarihi geliyor. Yani askere çağrılıyor. Erdal ise askere gittiği takdirde, yabancı bir kızla evli olduğundan dolayı, yasalara göre askerliğini er olarak yapmak zorunda kalacağını bildiği için bu davete icabet etmiyor. Gitmiyor ama devletin gücüyle Erdal’ın gücü bir mi? Devlet güçlü… İstediğini yapmakta sonsuz yetkisi var. Bu arada söylemeye bile gerek yoktur ki bu yetkiler tabii ki güçsüzlere. Yanında yöresinde tanıdık bildik ağababaları olanlar zaten devletin bu ceberut yüzüyle hiç karşılaşmıyorlar. Bu Erdal’ın böyle bir ağababaya ne tevessülü var ne de böyle bir ağababası… Devlet sevmekten, devlet aşktan ne anlar… O sadece ruhsuz ve duygusuz kurallar ve kanunlar manzumesi değil midir? “Bu vatandaşım okumaya gitmiş ama sevmişler birbirini nasip olmuş evlenmişler. En azından bir savunmasını alıp öyle çağıralım askere” demez devlet. Ya ne der? “Sen misin askere çağrılıp da yedek subay yerine er olursam diye gelmek istemeyen?” Hemen alelacele vatandaşlıktan çıkarıyorlar Erdal’ı… Kanun böyle… Ne gelir ki elden kader bu emir! Erdal şoke oluyor bu karara. Ne kadar ağır bir ceza Allah’ım… Ama mahkemelerle uğraşacak hâli yok. İstese de istemese de bu karar sebebiyle Türk vatandaşlığından çıkmış oluyor Erdal… Buraya kadar anlattıklarımı bir dereceye kadar normal ve herkesin başına gelebilen olaylar olarak yorumlayabiliriz. Fakat asıl kahredici gelişmeler bundan sonra başlıyor. Vatandaşlıktan çıkarıldığı için Erdal artık Türkiye’ye gelemiyor. Daha acısı artık bir daha gelemeyecek olmanın verdiği üzüntü ile kahroluyor… DEVAMI YARIN