Kıkırdak, yumuşak doku ve kemiklerden meydana gelmiş koklama ve nefes alma organı. Yüzün ön kısmında iki gözün arasında başlayıp, piramit şeklinde uzanır ve ağzın üzerinde iki burun deliği ile son bulur. Burun delikleri, birbirinden sapan kemiği ile ayrılır. Burnun dış kısmı deri kasları ve deri ile örtülüdür.
Burun; nefes alma ve koku alma görevinden başka, kulak zarının iç ve dış yüzeyleri arasında basınç dengesini, konuşulurken ses tonunu ayarlamada yardımcıdır. Burundan geçen hava, buradaki kıllar ve burun salgısı (sümük) tarafından süzülür. Yüz kemikleri ve kafa kemiklerindeki "sinüs" adı verilen kemik boşlukları da buruna açılır.
Burun içi yüzeyini döşeyen dokunun (mukozanın) allerji, tozlar, bakteri ve virüsler, tahriş edici maddeler tarafından iltihaplandırılması ile soluk almak zorlaşabilir. Burun orta bölmesinin bir tarafa çarpıklığı da nefes almada zorluk ortaya çıkarabilir. Burundaki bir iltihâbî hâdise, kızarıklık, şişlik ve ağrı ile kendini gösterir. Ayrıca iltihâbın hasar yapması veya kazâdan dolayı olan bir burun hasarı durumunda, plastik cerrâhi uzmanı tarafından tedâvi gerekir.
Burun iç yüzeyinden çıkan küçük tümör şeklindeki uzantılara "polip" adı verilmektedir. Bunlar normalde bulunmaması gereken dokular olup, bâzı hücrelerin anormal çoğalmalarından ortaya çıkarlar. Müzmin iltihaplarda ve astımda polip gelişmesi sıktır. Polipler burundan nefes almayı zorlaştırırlar. Bu durumda ufak bir müdâhale ile polip çıkarılır. Yerinden çıkarılan polip, yeniden büyüyecek olursa, yapılacak iş yeniden almaktır.
Burun iltihapları genellikle bir üst solunum yolu hastalığı ile berâber bulunur. Akıntı, şişme, ağrı ve kızarıklıkla kendini belli eder. Bu devrelerde burnu yumuşak bir mendille temizlemeli, yabancı maddelerle temasını önlemelidir. Burnu karıştırmak yeni mikropların gitmesine sebeb olacağı için tehlikelidir.
Burun kanaması: Burun, damar bakımından zengin olduğundan, kanaması sıktır. Hemofili ve diğer kan pıhtılaşma mekanizmasını bozan hastalıklar, aşırı tansiyon yüksekliği burun kanamasıyla kendini gösterebilir. Atardamarların çatlamasına sebeb olan ezilmeler ve tümörler de kanamaya yol açarlar.
Burun kanamasının tedâvisinde ilk yapılacak iş başı arkaya atıp burnun iki kanadını parmaklar arasında sıkmaktır. Burun kanaması bu yolla genellikle bir dakikada sona erer. Bu sırada ağızdan solumalı, 15 dakika kadar sonra burnu serbest bırakmalıdır. Kanama durduktan sonra uzanmalı ve bir müddet hareket etmemelidir. Buruna en az üç saat dokunmamalıdır.
Kişi yaşlıysa, kanama durmuyorsa, kanamadan dolayı kişinin yüzünde, solukluk ve halsizlik hâsıl olursa, kanama tekrarlıyorsa bir hekime mürâcaat etmelidir.
Damar sertliği olan veya diğer hipertansiyonlu kimselerde kendiliğinden veya sebeb teşkil etmeyecek kadar basit etkilerle ortaya çıkan burun kanamaları, hasta için muhtemel bir kafa içi damarı çatlaması ve kanamasına alternatif olduğu ve kan basıncının normal seviyelere düşmesine veya yaklaşmasına sebeb olduğu için sevindirici olmalı, ancak yine de aşırı olma eğiliminde ise hekime başvurmalıdır.