Zulüm ve küfür

31.01.2015
Sual:
Hristiyanları öven biri, kiliseyi gölgeliyor diye, Müslüman birinin evini dinamitlemek için hazırlık yaparken, Müslüman onu görür ve hemen polise haber verir. Polisler gelip suçüstü yakalayıp götürmek isterken polislere direnir. Polis de götürmek için zorlar, bunun canı yanar ve kendisini ev sahibinin şikâyet ettiğini anlayınca, (Bu evi hırsızlıktan kazandığı parayla yaptığı için yıkacaktım, şikâyet etmekle bana zulmediyor, ama yukarıda Allah’ın olduğunu unutuyor. Hem hırsız, hem yolsuz, hem de zâlimdir o) der. Bunu duyan ev sahibi de, (Ben zulmetmedim, evimi de helâl parayla yaptırdım. Şikâyette de, meşru hakkımı kullandım. Diyelim ki benim yaptığım zulüm olsa bile, en fazla günahtır. Ama senin, Hristiyanlar gibi Allah’ın gökte olduğunu söylemen küfürdür. Küfrün cezası, zulüm ve hırsızlığın cezasından çok ağırdır, ebedî Cehennemde kalmaktır) der.
Bu olayda şikâyet eden mi, yoksa şikâyet edilen mi haklıdır?
CEVAP
Biz haklıyı haksızı bilemeyiz. Ancak söylenen sözlerin dine aykırı olup olmadığına bakarız. Hristiyanları övenler, Hristiyanlık inançlarından ne kadar çok etkilenmişler ki, onlar gibi, (Allah göktedir) diyorlar. Allahü teâlâ, mekândan münezzehtir, yani Allah yerde, gökte, yukarıda, aşağıda veya Arş’ta demek de mekân tayin etmek olur. Hattâ (Allah her yerdedir) de denmez. Her yer denince de mekân tâyin edilmiş olur. Allah’a mekân isnat etmek caiz olmaz. Her yeri O yaratmıştır. Yaratılan şey mahlûk olur. Mahlûk Hâlıka, yani yaratıcıya mekân olamaz.

Her fırsatta Hristiyanlığı öven böyle kimseler için, (Kendi gözündeki merteği görmez, başkasının gözünde saman çöpü arar) denir. İyiye, doğruya ve güzele muhalif olan basında da böyle garabetler çok oluyor.